REENKARNASYON HAKKINDAKİ GÖRÜŞÜMÜZ (7)
Pazar, 24 Mart 2013 00:00

REENKARNASYON HAKKINDAKİ GÖRÜŞÜMÜZ (7)

(...dünden devam)

İkinci âyette, yeniden yaratılacak insanın, yaratılma eylemi halk fi‘liyle değil, inşâ fi‘liyle anlatılmaktadır. Bizce bu söylemden, insanın yeniden yaratılışının, yine ilk yaratılması gibi hücrelerin bölünüp çoğalmasıyla olacağı anlaşılır. Çünkü inşâ, yapı malzemelerini üst üste koyup binâyı yapmaktır. İnsanın anne karnında yaratılma eylemi de, bölünüp çoğalan hücrenin üst üste binerek inşâ edilmesidir ki bu eylemin ifadesi için, inşâ fi‘li daha uygun düşmektedir.

Bu âyetler, olgunluk kazanmış mü’min insanlara değil, âhireti inkâr eden, kemal bulmamış cehennem halkına hitaptır. Bundan, olgunlaşmamış inkârcı insanların, olgunlaşmak üzere yeniden bedenlere sokularak yaratıla­cakları anlaşılır. Bu takdîrde ba‘s, (yeniden bedensel hayata çıkarma, öldükten sonra dirilme) olayı, kemal bulmamış ruhlara mahsus olabilir. Kemal bulmuş ruhlar, huld cennetine gittiklerinden, bedensel hayata dönmezler. Buna göre ba‘s, kemal bulmamış ruhların, olgunlaşmak üzere bedensel hayâta getirilme­sidir ki bedenden bedene geçen ruh, bu bedenler içinde dünyanın ıstırabını, sıkıntılarını çekerek olgunlaşır.

“Şunlar (Kureyş kâfirleri) de diyorlar ki: ‘İlk ölümümüzden sonra bir şey yoktur. Biz diriltilecek değiliz’." (Duhân: 64/34-35) âyetlerinde inkârcıların, ilk ölümden başka bir şey olmadığını söylemeleri kınanmakta ve onların yeniden diriltilecekleri anlatılmaktadır. Şimdi burada ilk ölüm’den başka bir şey olmadığı söyleminin inkâr tarzında anlatımından, ilk ölümden başka ölümlerin olduğu anlamı çıkar. Ama birçok ölüm, olgunlaşmamış ruhlar içindir. Onlar olgunlaş­tırılmak üzere yeniden bedenlendirilir, bu kez o hayatlarının ölümünü tadarlar. Fakat ilk hayatlarında olgunlaşıp cennete girme düzeyine gelen ruhlar, artık şu bildiğimiz maddî bedene muhtacolmadıkları için fiziksel bedene girmezler. İşte bu husus da cennetliklerin durumunu anlatan şu âyetten anlaşılmaktadır: “Orada, güven içinde, her meyveyi isterler. Orada ilk ölümden başka ölüm tatmazlar (sürekli yaşarlar). Ve (Allah) onları cehennem azâbından korumuş­tur.” (Duhân: 64/55-56)

Oysa cehennemde olanlar: “Rabbimiz, bizi iki kez öldürdün ve iki kez dirilttin. Günâhlarımızı itirâf ettik. Şimdi (şu ateşten) çıkmak için (bize) bir yol var mı (acaba)?” (Mü’min: 60/11) demektedirler. Demek ki onlar iki kez bedenlendirilmiş ve iki kez ölümü tattıktan sonra cehenneme düşmüşlerdir. Bu kadar geniş fırsattan sonra olgunlaşmayan insan da cehennemi hak eder. Onun ruhu cehennemde azâb çeke çeke olgunlaştırılacaktır. Çünkü her ruh, olgunlaşmağa mecbur ve mahkûmdur.

Her bedensel hayatta yapılanlar, ruhun daha sonraki hayatının mâhi­yetini çizer. Kötülüklerden korunan ve Allah’a ibâdetle olgunlaşan ruh, ebedîlik cennetine girer; bir daha, gerçekte azâb olan bu bedensel hayata dönmez. Ama olgunlaşmayan ruhlar, ölümlerinden sonra sorguya çekilir, belki bir süre ruhsal azâb ve ıstıraplara çarpılır, sonra olgunlaşabilmeleri için, Yaratan’ın dilediği bir zamanda, O’nun dilediği yer, dilediği toplumda, dilediği ebeveynler aracılığı ile dünyâya getirilirler ki olgunlaşabilsinler. Olgunlaşmanın tek yolu da Allah’a ibâdet ve güzel ahlâktır.

Aslında eskilerin sözlerinden de bu mânâ anlaşılıyor ise de onlar, bu dünyaya gelmeyi insan bedeni içinde değil de, mesh (yani hayvan bedenleri) içinde gelme şeklinde anlamışlardır. Nitekim Hasan-ı Basrî’nin, âyeti: “Sizi maymunlara, domuzlara çevirir, onların kılıklarına sokarız” biçiminde (Mefâ­tîhu’l-ğayb: 29/178-179) anlamıştır. Ayrıca cumhûrun kanısına göre ba‘s (yeniden diriltme) şu arz (dünyâ) üzerinde olacaktır.

Âyetlerden ilk anda, bizim izah ettiğimiz mânâ anlaşılmakla beraber, tenâsüh (ruhun bedenleri dolaşması) demek olan bu açıklama, cumhurun anlayışına aykırıdır. Bu bakımdan bu mânânın, ilk anda akla gelen kuvvetli bir mânâ olmakla beraber cumhûrca âyetlere böyle bir mânâ verilmediğini belirtmemiz gerekir. Onlara göre haşr, ölülerin, kabirlerinden birden bire diriltilip kaldırılmaları şeklinde olacaktır.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş