HAYATI


3 Ocak 1933 tarihinde Elazığ vilayet merkezinin 15 km güneyinde bulunan Tadım köyünde doğdu. Babası İbrahim Ağa, annesi Behiye Hanım'dır. Ümmi, fakat son derece dindar olan, Birinci Cihan Savaşı'ndan itibaren tam dokuz yıl asker olarak çeşitli cephelerde savaşan, İstiklal Savaşı gazisi İbrahim Ağa, diğer oğulları gibi Süleyman'ı da tahsil için köy hocasına verdi. 10 yaşında Kuran hıfzını tamamlayan oğlunu, kıraatini ilerletmesi ve Arapça okuması için Vilayet merkezine gönderdi. İzzet Paşa Kuran Kursu'nda bir süre tecvid ve kıraat dersleri alan Süleyman Ateş, Elazığ alimlerinden, Tabur imamlığından emekli Hacı Muharrem Kösetürkmen Efendi'den Arapça dersleri almaya başladı. Burada Arapça bilgisini biraz ilerletti ve 1951 yılında Erzurum'a gitti. Erzurum alimlerinden Hacı Faruk Bey'de kafiye, Molla Cami ve Mantık okudu. 1952 yılında Erzurum'da evlendi. Hacı Faruk Efendi'nin vefatı üzerine birkaç ay da Erzurum Müftüsü Solakzade Sadık Efendi'nin derslerine devam etti.1953 yılında Mısır'a gidip Ezher Üniversitesinde okumak için çaba gösterdi. Bu amaçla İstanbul'a kadar gitti ise de Mısır'a gitmeyi başaramadı ve yeni açılmış bulunan İmam Hatip Okulu'na girmeye karar verdi. Bunun için Erzurum'da İlkokul sınavına girip İlkokul diploması aldı ve aynı yıl Elazığ'da açılan İmam Hatip Okulu'na kaydoldu. Bir yandan okula devam ederken, öte yandan da Hacı Muharrem Efendi'den özel dersler alıyordu. Bu okulun her sınıfını iftihar ve birincilikle bitiren Ateş, 1960 yılı Haziran döneminde İmam-Hatip Okulu'nu ve aynı yılın Eylül döneminde de Elazığ Lisesi'ni bitirip Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ne girdi. Talebeliği sırasında Ankara İkişerefeli ve İbadullah camilerinde 4 yıl imam ve hatiplik yaptı.

1964 yılında İlahiyat Fakültesini birincilikle bitiren Süleyman Ateş, birkaç ay Elazığ İmam Hatip Okulu'nda öğretmenlik yaptıktan sonra, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde açılan sınavı kazanarak 7 Temmuz 1965 tarihinde Tefsir Kürsüsü'ne asistan oldu. Gerek talebeliği , gerek asistanlığı sırasında hocası merhum M. Tayyib Okiç'in büyük teveccühlerine mazhar oldu. 1 Mart 1968 tarihinde doktorasını "Pekiyi" derece ile verdi.

1969 yılının Ekim ayında vatan borcunu ödemek üzere Polatlı Topçu Okulu'nda yedek subaylık eğitimi gördükten sonra, Adana'nın Osmaniye kazasındaki 232'inci Topçu Taburu'nda askerlik görevini tamamladı. 1 Nisan 1971 tarihinde tekrar İlahiyat Fakültesine dönen Ateş, Ankara Devlet Lisan Okulu'nun İngilizce bölümünü de bitirdi. Şubat 1973 tarihinde araştırmalarda bulunmak üzere Irak'a gitti. 9 ay süren Irak ve Mısır'daki araştırmalarının ardından yurda geldi ve 24 Kasım 1973 tarihinde Doçent olup, Fakültede bu kadroya atandı.

Süleyman Ateş, 16 Nisan 1976 tarihinde 7/11724 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla "Diyanet İşleri Başkanı olarak atandı. 1,5 yıl bu görevde kalan Ateş, 1978 yılında tekrar Fakültesine döndü. Ankara Üniversitesi Senatosunun 9 Ocak 1979 tarihli kararıyla Profesör oldu. Ardından Fakülte Kurulu kararıyla 27 Nisan 1979 tarihinde Batı Almanya'ya gönderildi. Bochumkentindeki Ruhr Üniversitesi'nde sahasıyla ilgili incelemeler yapan ve Üniversitenin Almanca dil kurslarına da devam eden Ateş, Suudi Arabistan İmam Muhammed Üniversitesi'nin daveti üzerine Riyad'a gitti. Adı geçen Üniversitenin Usulüddin Fakültesi'nde Tefsir dersleri okutmaya başladı. İlahiyat Fakültesi'nin kendisine verdiği izni uzatmaması üzerine istifa etmek zorunda kaldı ve 18 Kasım 1982'de Ankara'ya döndü. Daha sonra İlahiyat Fakültesi Dekan Vekilliği görevinde bulundu. Ertesi öğretim yılında yeniden İmam Muhammed Üniversitesi'ne geçen Ateş 1987'ye kadar bu görevini sürdürdü. Takiben 1987 - 1988 öğretim yılında da Cezayir Emir Abdulkadir İslam İlimleri Üniversitesi'nde Tefsir ve Tasavvuf derslerini okuttu. Bunun ardından yurda dönen Süleyman Ateş, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Temel İslam İlimleri Başkanlığı'na geldi. 1995 yılına kadar bu görevini yürüttükten sonra İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyeliğine atandı. 1996 yılında bu Fakültenin Temel İslam İlimleri Bölüm Başkanlığı'na getirildi. 1996 yılının ikinci yarısında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde de Öğretim Üyeliği yaptı. 1998 yılında emekliye ayrıldı.

99 esere ve 1000’den fazla köşe yazısına imza atmış bulunan Süleyman Ateş’in eserleri arasında kamuoyunda en çok tanınanları "Kur'ân-ı Kerîm ve Yüce Meâli" ile "Yüce Kur'ân'ın Çağdaş Tefsîri" isimli 12 ciltten oluşan eseridir. Ateş, İslâm tarihinde ilk olma niteliği taşıyan 30 ciltlik "Kur'ân Ansiklopedisi"nin son cildini 2003 tarihinde yayınlamıştır. Ünlü bilim adamımız bu eserinde, Kur'ân içerisindeki bütün konuları kronolojik olarak ele almaktadır.

Zaman zaman şiirle de meşgul olan Ateş, az da olsa yazdığı şiirlerinde "Sırri" mahlasını kullanır. Bu mahlası kendisine, 1964 yılında vefat eden ve kendisinin yetişmesinde büyük emeği geçmiş bulunan hocası Hacı Muharrem Sırrî efendi vermiştir. Aslında hocası, kendisine ait mahlası, üstün teveccühünün eseri olarak Süleyman Ateş'e lütfetmiştir. Çünkü Kösetürkmen soyadını taşıyan Hacı Muharrem Efendi, kitaplarında Hilmi, şiirlerinde Sırri mahlasını kullanırdı. Erzurum Müftüsü Hafız Sakıb Efendi'nin Kabir Taşına yazdığı manzumeyi, Ateş'in şiirlerinden bir örnek olarak sunuyoruz :



Burda medfun kamil insan ilm-i dine aşina

Erzurum Müftisi hafız Sakıb-i necm-i hüda

Berhayat oldukça yaydı, ilm-i şer'i Ahmedi

Sundu irfan halkasında aleme feyz-ü ziya

En nihayet "kullu nefsin" şerbetinden nüş edip

"İrci'i" emriyle buldu vuslat-ı dar-i baka

Ağladı gittiğine hep Erzurum halkı tamam

Neş'elendi gelmesinden cümle ervah-i safa

Gafil olma Fatihayla ruhunu şad eyle kim

Kalbine dolsun senin de buy-i nisbet daima

Üç rical-i gayb çıkıp Sırri, dedi tarihini

Yok vefa dünyada ol "Ukba'ya ragib" Sakıba!

 

 

Ayrıca bakınız >> 'Yaşamak Dediğin'