BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN (1) PDF 
Çarşamba, 10 Nisan 2024 00:00

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN (1)

Allah’a hamdolsun, yine sevinçli günlerimizden birini idrak etmiş bulunuyoruz. Allah’ın lütfuyla orucumuzu tuttuk ve O’nun lütfuyla bayrama ulaştık. Başta okurlarım olmak üzere bütün Müslümanların bayramını tebrik eder, nice bayramlara sağlık ve dirlik içinde ulaşmamızı yüce Allah’tan dilerim.

Yüreğimizi sızlatan zulüm

Altı aydan daha fazla bir zamandan beri İsrail’in Filistin’e yaptığı katliam hemen bütün Müslümanların yüreğini yakmaktadır. Bu nasıl acımasızlık, bu nasıl vicdansızlıktır ki Tevrat’ın bir cana kıymanın bütün insanlığa kıymak olduğunu vurguladığı halde sözde Kitaplarına inandıklarını söyleyen bu Siyonistler günden güne yüzlerce insanı katlediyorlar. Evlerini barklarını yıkıyorlar. Batı da bunu seyretmekle kalmıyor, daha fazla Müslüman öldürmesi için İsrail’e silah vermeğe devam ediyor. Ellerinde petrol, doğal gaz ve çeşitli madenler bulunan oldukça zengin İslâm ülkeleri ise olayı seyretmekten öte pek bir şey yapmıyor.

Ama İsrail’in bu yaptıkları yanına kâr kalmaz. “Hak taâlâ ihmal etmez, imhal eder.” Yani zulmü cezasız bırakmaz. Ama akıllarını başlarına almaları, doğru yola gelmeleri için kullarına fırsat verir. Fakat eninde sonunda zalim yaptığının cezasını çeker. Ziya Paşa’nın dediği gibi

Zalim yine bir zulme giriftar olur ahir

Elbette olur ev yıkanın hanesi viran

Biz de diyoruz ki:

Kılıçtır vurma göğszün, parçalar dil, dilsizin hakkı!

Olayı gören bir Müslüman diyor ki:

Ubeydullah b Ziyad’ı gördüm, Kerbelâ’da şehidedilen Hz. Hüseyin’in bir leğene konulan başını elindeki çubukla evirip çeviriyordu. Çok geçmeden Ebu Müslim’ın de Ubeydullah’ın başını bir leğen içinde evirip çevirdiğini gördüm.

Hz. Hüseyin şehid edilmekle ebedî saâdete erdi. Ama ona kıyanlar hep lanetle anılmaktadırlar. Kimi var ki iyilikleriyle anılır, kimi de var ki kötülükleriyle meşhur olur, hep lanetle anılır. Adam meşhur olmak için gitmiş, Zemzem kuyusuna idrar yapmış, meşhur olmuş ama “Zemzem Kuyusuna işeyen” namıyla meşhur olmuş.

Bevvâl-i çeh-i Zemzem’i la’netle anar halk

Sen Ka’be gibi kendini hürmet benâm et!

Bu nasıl İslâm düşmanlığı, bu nasıl insan düşmanlığıdır!

Oysa İslâm değil insana, haksız yere hayvanlara dahi kıymayı yasaklamıştır.      

Kimseye bâki değildir mülk-ü devlet sîm-ü zer

Bir harab olmuş gönül tamirin etmektir hüner.

Peygamber Aleyhisselâm da buyurmuştur: “Şayet siz, Allah’a gereğince tevekkül etseydiniz. O, kuş­ları rızıklandırdığı gibi sizin de rızkınızı verirdi. Nitekim kuşlar sabahleyin yuvalarından aç çıkar, akşamleyin tok dönerler!”

“Siz kendinizden üstün olana değil, kendinizden aşağı (zayıf) durumda olana bakınız. Bu suretle Allah’ın size olan ni’metini daha iyi takdir edersiniz!” (Zühd: s. 25)

“Zenginlik mal çokluğu ile olmaz, asıl zenginlik gönül toklu­ğudur.” (Zühd: s 25)

Hayvanlara acıma

Hayvanlara akıl almaz işkenceler yapılıyor. Maide 32. Âyette haksız yere sadece insanı değil, bir canı öldür­menin bütün insanları öldürmüş gibi olacağı vurgulanır. Nefs, nefes alan canlı demektir. Bu tabire başta insan olmak üzere her canlı girer. Haksız olarak hayvana kıymak yahut ona acı çektirmek büyük günahtır, Allah o hay­vanın hakkını sorar.

Sadece insan değil hayvan haklarına da özen göstermiş olan İslâm büyükleri bu konuda gayet dikkatli ve ibretli sözler söylemiş­lerdir.

“Abdullah b Mes’ûd’u ziyaret edenler onun gayet güzel, ay gibi parlayan çocuk­larını görüp imrenenlere Abdullah şöyle diyor: “Canımı elinde bulun­duran hakkı için söylüyorum ki elimle bu gençlerin kabir­lerinin toprağını üstlerine atmak, benim için şu kuş yuvasının yıkılıp yu­mur­tasının kırılmasından daha ha­fif kalır!” (Zühd: 2/666-667; Hilye: 1/133; benzeri için bkz. Hennad, Zühd: 557)

Yani Abdullah b Mes’ûd bir kuşun yuvasının yıkılmasının, kendi­sine, çocuklarının ölümünden daha ağır gelece­ğini söylüyor. İşte doğayı düşünmek hayvanlara acımak böyle olur!

Sahâbî Ebu Reyhane şöyle demiş: “Allah’ın Elçisi (sav) bana dedi ki: ‘Ey Ebu Reyhane, bir hayvanı hedef yapıp ona ok atan insanlara gitsen onlara “Allah’ın Elçisi böyle yapmaktan men etti”, desen onlar sana ‘Bunu açıkça yasaklayan bir âyet oku’ derler.” (İbn Mübarek, Zühd)

Şimdi hayvanlara acı çektirmekten zevk alan duyarsız, inanç yoksunu insanlar var. Bir okurumun paylaşımı: “Bugün izlediğim videoda, adamın biri köpeği kuyruğundan sürükleyip 5. kattan aşağı atıyor ve can verinceye kadar da olayı kaydetmeye devam ediyorlar…”

Bulunduğu bağlam, insanların, çev­relerine sokulan, gezen, ko­nup uçan av hayvanları üzerinde dolaşan Mâide 96’ncı âyet: "Hu­zuruna toplanacağınız Allah'tan kor­kun!" şeklinde bitiril­mektedir. Burada verilen mesaj şudur: Nasıl sizin yanınıza hay­vanlar toplanıyorsa, siz de bir gün Allah'ın huzu­runda toplana­caksınız. Eğer siz, yanınızda topla­nan, yakınlarınıza sokulan hayvanlara bir zarar vermez, onları inci­tmezseniz, huzurunda toplana­cağınız Allah da sizi incitmez, size iyi işlem yapar.

Âyet, hayvanlara kötülük etmek, onlara zarar ver­mek isteyenleri uyar­makta; onlara kötülük edenlerden hesap sorulacağını anlat­maktadır. Allah hiçbir canlının hakkını ötekinde bırakmaz, boynuzsuz hayvan, kendisini toslayan boynuzludan hakkını alacaktır!

Kanûnî Sultan Süleyman, Topkapı Sarayı’nın bahçesin­deki ağaçlara taranan karıncaları öldürmenin günah olup olmadığını Şey­­hülislâma manzum olarak sorar:

Dırahtı ger sarmış olsa karınca

Vebal var mı karıncāyı kırınca

Şeyhülislâm’ın cevabı da aynı derecede incedir:

Yarın Hakk’ın divanına varınca

Süleyman’dan alır hakkın karınca

Padişah: Ağaca taranan karıncaları öldürmenin günahı var mı? Diye soruyor.

Şeyhülislâm da fetva açısından caiz olsa da takva açısından bunun caiz olmadığını, Mahşer gününde karıncanın Süleyman’dan hakkını alacağını belirtiyor.

Oruç ayının bize kazandırdığı şefkat ve merhamet duygularını, güzel meziyetleri korumaya çalışalım, bir ayda kazandığımız manevî kârı dinin emir ve yasaklarını çiğneyerek heba etmeyelim!.

 

(devamı yarın..)

 

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş