İSLÂM’DA HURAFENİN YERİ YOKTUR (2) PDF 
Çarşamba, 06 Mart 2024 00:00

İSLÂM’DA HURAFENİN YERİ YOKTUR (2)

(...dünden devam)

Çünkü Kur’ân’ın hitâbettiği toplum, Allah’ın varlığını kabul eden bir toplum idi. Ancak onlar, evrenin yaratıcısı, yaratıkları besleyen, doğa yasalarını yöneten, evreni yöneten mutlak Tanrının Allah olduğunu kabul etmekle beraber, Allah ile kendileri arasında şefâatçi olduklarını düşündükleri birtakım aracı tanrılara da tapıyorlar; ibâdetlerinde, kurbanlarında Allah’ın adıyla birlikte o tanrıları da anıyor, onlara da yalvarıyorlardı. İşte Kur’ân, şirk, Allah’a karşı nankörlük (küfür) dediği bu davranışı şiddetle kınamış ve bunun tutarsızlığını; Allah’ın yanında başka tanrı olmadığını kanıtlarla ispata çalışmıştır.

İslâm’da hurâfe ve şirk kesinlikle yasaklanmıştır. Vehimlere kapılıp olağan olaylardan kuşkulanmak bâtıldır. Tavuğun, karganın ötmesinden, kedinin geçmesinden, şu veya bu kuşcağızın uçmasından vehme kapılmak; cuma akşamı eve süpürge vurmamak; zemheri ayında ev temizliği yapmamak; falan veya filân gün yıkanmamak; iş yapmamak gibi düşünceler tamamen bâtıl inançlardan kaynaklanır, bu tür inançların dinde yeri yoktur.

Aklın ve insan ruhunun gelişmesine engel olacak her türlü inancı kökünden kazımak isteyen İslâm, hurâfeler, bâtıl inançlarla ruhun ve aklın evhâm ve tereddütler içerisinde çalkanmasına izin vermemiştir. Kur’ân: İşini onlara danış, karar verince de Allah'a dayan; çünkü Allah kendine dayanıp güvenenleri sever.” (Âl-i İmrân: 4/159) buyurmaktadır.

İslâm, yeryüzünde tek Tanrı inancı üzerinde en çok vurgu yapmış olan ve bunu fi‘len gerçekleştirmiş olan dindir. İslâm’a göre Allah ezelîdir, ebedîdir. Her şeye hâkim ve kadir olan O’dur. Her yerde hazır ve nâzırdır. Varlık, öncesi ve sonrası olmamak, birlik, yaratılanlara benzememek, hayat, ilim, işitmek, görmek, dilemek, dilediğini yapmaya kadir olmak, konuşmak ve yaratmak gibi zâtından ayrılmaz sıfatları vardır. Allah, her türlü benzetmelerimizin ve hayallerimizin üstündedir. “O’nun benzeri gibi hiçbir şey yoktur. O, işiten ve bilendir.”

Bir kez içtenlikle çağıran kulunun imdâdına yetişen Allah’tan başka hiçbir şeye boyun eğilmez, tapılmaz. Çünkü dilekleri kabul edecek, murâdları verecek yalnız O’dur. O’ndan başkasına yalvarmanın hiçbir yararı yoktur:

Ra‘d: 14’ncü âyette yalnız Allah'a duâ edileceği belirtildikten sonra Allah'tan başka tanrılara yalvaranlar; uzaktan suya avuçlarını uzatıp suyun ağzına ulaşmasını bekleyen kimseye benzetilmektedir. İnsan ellerini suya uzatmakla su ağzına gelmez. İşte müşriklerin taptıkları tanrılar da su gibi cansızdır, kendilerine el açıp yalvaranlardan habersizdir. Onlara yalvarmak boştur, insana hiçbir yarar sağlamaz.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş