İSLÂM’DA HURAFENİN YERİ YOKTUR (1) PDF 
Salı, 05 Mart 2024 00:00

İSLÂM’DA HURAFENİN YERİ YOKTUR (1)

Hurâfe: Sözlükte bunamak anlamına gelen hareften türemiş bir isim olan hurâfe, akla ve gerçeğe aykırı olan aldatıcı sözdür. Masal, efsane ve genel olarak gerçek dışı olduğu halde hoşa giden nakil ve rivâyetlere de hurâfe denilir (İbnu’l-Esîr, en-Nihâye fî Ğarîbi’l-hadîs, hrf maddesi).

Ḫurâfe kelimesi Kur’ân’da yer almaz. Ancak uydurma hikâyeler, asılsız şeyler anlamındaki üstûre, çoğulu esâtîr, 9 âyette geçmektedir. Yine uydurma anlamına gelen iḫtilâk (Sâd: 38/7) ve tekavvül (Tûr: 76/33, Hâkka: 78/44) sözcükleri de geçer. Bir temele dayanmadan kafadan atma, saçma söz anlamında hars kökünden yapılmış taḫrusûn (saçmalıyorsunuz) (En‘âm: 55/148), Onlar sadece zanna uyuyorlar ve onlar sadece atıyorlar (saçmalıyorlar (yaḫrusûn) (Yunus: 51/66, En‘âm: 55/116, Zuhruf: 63/20) kelimeleri, ve hars kökünden yapılmış abartılı sıfatın çoğulu ḫarrâsûn (Zâriyât: 67/10) geçmektedir. 10- O (çeşitli sözleri) atan yalancılar kahrolsun! 11- Onlar aptallık içinde yanılıp durmaktadırlar.” (Zâriyât: 67/10-11)

67/10-11’nci âyetlerde, o birbirini tutmaz sözlerin etkisiyle sapan ve boyuna kadar cehalet içine batmış, daima yanılan, hatâ eden kimselerin tutumu kınanmaktadır.

Ḫurâfe mantıklı tabanı olmayan, gerçek hayatla ilişkisi bulunmayan inanç ve uygulamalar, iyilik veya kötülük getirebileceğine inanılan kuvvetler için kullanılır. Genellikle büyü objeleriyle ilgili inançlar da hurâfe terimiyle ifade edilir (Ali Murat Yel, Hurafe, Diy. Vk. İslam Ansiklopedisi, Hurafe maddesi.).

Din dışı alanları da kapsamakla birlikte dinî alanlarda daha yaygın olan ḫurâfe, hemen bütün dinlerde mevcuttur. Öyle ise önce ḫurfenin, İslåm’dan önce Arabistan’da görülen Kitâbî din mensuplarındaki; sonra da İslâm ümmetindeki durumuna kısaca bir göz atmamız gerekir:

Kur’ân-ı Kerîm’in temel misyonu, insanları yaratıklara tapmaktan kurtarıp sadece Allah’a kul yapmaktır. İnsanın Allah’ı bir bilmesi, O’ndan başka tanrı tanımaması tevhîd, sadece Allah’a tapması, O’nun buyruklarına tam anlamıyla teslîm olması ise İslâm’dır. İslâm, tevhîdi gerçekleştirme dini olduğundan, İslâm’ı doğal sadeliğine kavuşturmak üzere gelmiş olan Kur’ân’ın ana konusu tevhîddir. Her sûrenin ana teması budur. Öteki sorunlar, bunun çevresinde dönen tâlî konulardır. Yalnız Kur’ân âyetleri, Allah’ın varlığından çok, birliğini kanıtlama yönündedir.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş