CENNETLİKLERİN MERTEBELERİ (2) PDF 
Cuma, 02 Şubat 2024 00:00

CENNETLİKLERİN MERTEBELERİ (2)

(...dünden devam)

Mü’minlerin dünyadaki mertebeleri böyledir. Bunların Âhiretteki mertebeleri de Zümer Suresinde anlatılmaktadır;

Zümer Sûresi; 73-74: Şirkten, günahlardan korunanlar da bölük bölük cennete götürülürler. Henüz onlar cennete varmadan, ikram için cennetin kapıları açılır ve girişlerine hazırlanır ki Rabbin konukları geldikleri zaman kapının açılmasını beklemesinler. Onlar cennete girince cennetin muhafızları onları şöyle selâmlarlar: "Selâm size, hoşgeldiniz, her türlü kötü şeylerden temizsiniz. Dünyada tertemiz hareket ettiniz, güzel davrandınız. Artık ebedî kalmak üzere cennete giriniz!" derler. Bu ikram ve güzel sözlerle karşılaşan Rabbin konukları, sözünde durup kendilerini istedikleri yerinde oturacakları cennet yurduna sokan Allah'a hamdederler. Sahnenin sonunda da "Çalışanların ücreti ne güzeldir!" buyuruluyor. Cehennemliklerin durumunu tasvir eden âyetlerin sonundaki "Böbürlenenlerin yeri ne kötüdür!" sözüne karşılık cennetliklerin yerleri tasvir edildikten sonra "Çalışanların ücreti ne güzeldir!" denilmektedir. Bu söz de ya cennetliklerin sözünün devamıdır, ya da bağımsız bir hükümdür. Allah bize onların ücretinin güzelliğini vurgulamaktadır.

Müfessirlerin çoğuna göre 74’ncü âyetteki el-Ard, cennet arzıdır. Allah'ın, arzı onlara miras vermesi, başkalarının olabilecek olan o güzel yeri mü'minlere verdiğini ifade eder. Bazı müfessirlere göre de burada el-Ard ile dünya yurdu kastedilmiştir. Âyet, mü'minlere, bağlı, bahçeli, güzel yerler verileceğini müjdelemektedir. Söz geliminden bu arzın, cennet toprağı olduğu anlaşılıyor ise de dünyada da Şam, Filistin, Irak, Kuzey Afrika, Anadolu, Endülüs gibi güzel toprakların Müslümanların eline verileceğine işaret de sezilmektedir.

Ayetlerde cennetliklerin bölük bölük cennete sevk edildikleri belirtilmektedir. Çünkü hepsinin özellikleri ve vasıfları ayrıdır. Kiminin züht ve takvası, kiminin sadakası, kiminin adaleti, kiminin cömertliği diğerlerinden fazladır. İşte her grup kendi ahlak ve karakterinde bulunan kimselerle cennete gönderilmektedir. Hepsi de cennetliktir ama her grup kendi vasıf ve ahlakında olanlarla beraber bulunur. İşte âyette bu noktaya işaret edilmektedir. 

Bu âyetler, Allah'ın büyüklüğünü, insanların anlayabileceği bir us­lûb ile anlatmaktadır. Bunları olduğu gibi kabul ederiz, fakat mâhiyeti hakkında hüküm vermeyiz. Çünkü bizim bilgi sınırımız dışında kalan şeyler hakkında tahmine dayalı hükümler vermek bize gerçeği kazandırmaz. Kur'ân'ın dediği yerde durmak gerekir.

***

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş