İSRAİL’İN ZULMÜ: HZ. İSA'YA YAPTIKLARI ZULÜM (42) PDF 
Pazar, 17 Aralık 2023 00:00

İSRAİL’İN ZULMÜ: HZ. İSA'YA YAPTIKLARI ZULÜM (42)

 (...dünden devam)

Her yerde onlara zillet ve yenilgi damgası vurulmuştur. Ancak Allah'ın ya da mü'minlerin ahdini, güvencesini aldıkları takdirde güven içinde yaşayabilirler. Bunun dışında yenilirler. Çünkü haksızlık yapmaktadırlar. Haksızlar, Allah'ın gazabına uğrarlar. Onlar haksızlıkta o derece ileri gitmişlerdir ki peygamberlerini dahi öldürmüşlerdir. İsyanları ve saldırganlıkları, kendilerini bu zillete mahkûm etmiştir.

Hz. Muhammed (s.a.v.)’in peygamberliğine inananlar, gerçekten, en güzel vasıflarla bezenmişlerdir. Hz. Muhammed (s.a.v.), üstün ahlâkı tamamlamak için gönderilmiştir. Onun ümmeti, üstün ahlâkın temsilcileri olmuştur. Onlarda aşırılık yok, itidal vardır.

Müfessirler, âynı âyetteki: “Kitâb ehli inansaydı, kendileri için iyi olurdu.” cümlesini, "Kitâb ehli Hz. Muhammed'e inansaydı, kendileri için iyi olurdu." şeklinde tefsir etmişlerdir (Buhârî, Buyû‘: bâb mûkil er-Ribâ; Müslim, Müsâkat: b. 19; Tirmizî, Buyû‘: 2). Oysa âyette iman geneldir ve Peygamber'den söz edilmemiştir. Âyet, Allah'a, doğru biçimde iman konusundadır.

Yüce Allah buyuruyor ki: "Siz iyiliği emir, kötülüğü menetmek ve Allah'a inanmak suretiyle insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmet oldunuz. Kitâb ehli de böyle layıkıyla Allah'a inanıp, bu imanın gereğini yapsalardı onlar için iyi olurdu.”

Âyette istenen şey, insanı böyle güzel vasıflara sevk eden doğru imandır. Âyet, doğru imanı herhangi bir din veya cemaate mal etmiyor. Allah'a doğru inanan her milletin ve her din mensubunun böyle güzel vasıflar kazanacağını anlatmak istiyor. Âyette olmayan şeyi âyete sokup onun küresel anlamını daraltmak, âyeti tahrif etmek demektir.

Bu âyetlerde onlardan bazı kimselerin doğruya çağırdıkları; gerçek ile âdil, insaflı, ılımlı davrandıkları; aşırılıktan, ifrat ve tefrîtten uzak, orta yolda gittikleri bildirilmiştir. "Onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve mü'minler, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar.” (Buhârî, Buyû‘: bâb âkili’r-ribâ) âyeti ile de onların içinde kanıtları anlayan, gerçeği arayan, samimi mü'minlerin bulunduğu, işte bunların, güçlü yetenekleri sayesinde Peygamber (s.a.v.)’in davetini kabul edecekleri bildirilmektedir.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş