İSRAİL’İN ZULMÜ: HZ. İSA'YA YAPTIKLARI ZULÜM (30) PDF 
Pazartesi, 04 Aralık 2023 00:00

İSRAİL’İN ZULMÜ: HZ. İSA'YA YAPTIKLARI ZULÜM (30)

(...dünden devam)

MacDonald’ın gönderme yaptığı Beyzâvî Tefsîrinde, Mesîh ve Îsâ isimleri hakkında şu bilgi verilmektedir: Mesîh, İbrânîce mübârek anlamındaki meşîhâ (مشيحا) kelimesinden gelir. Îsâ ise Îşau(ايشو)ın Arapça söylenişidir. İki isim de mesh (مسح) kelimesinden türemiştir. Îsâ, bereketle meshedildiği (meshedilerek kutsandığı), ya da günâhlardan temizlendiği, yahut bir yerde durmayıp dünyayı dolaştığı için kendisine Mesîh denmiştir (Beyzâvî, Envâru’t-Tenzîl: 2/207).

Kur’ân’a göre Îsâ: “Meryem’in oğlu” (msl. Âl-i İmrân: 40; Nisâ: 169; Meryem: 35 ve başka yerler); bâkire Meryem’den, bir mu‘cize olarak babasız doğmuş, Allah’tan bir kelime, yahut Allah’ın kelimesi (II.40, IV. 169); Meryem’e Allah’ın düşürdüğü “كن: Ol” kelimesidir. Îsâ’nın, babasız, bir mu‘cize olarak yaratılması, Âdem’in yaratılmasına benzer (Âl-i İmrân: 52). Îsâ, İbrânîce Maşiah’tan doğan Mesîh unvanıyla anılmıştır (Âl-i İmrân: 40; Nisâ: 69 vs). Allah’ın rûhu (Nisâ: 169). Aynı anlamda meleklere de rûh denilir. Îsâ da doğrudan Allah’tan gelen bir rûh idi. Nitekim Allah Âdem’e şekil vermiş ve ona rûhundan “من روحى” (Hicr: 29, Sâd: 72) üflemiştir. Daha sonra gelen yazarlar Îsâ’ya er-Rûh (Lisan: 3/290, 15) veya Rûhullah (Allah’ın Rûhu) (Zemahşerî, Keşşâf: nşr. Lees, 1/338) diyorlar. Aynı zamanda Îsâ Abdullah(Allah’ın kulu)dur (Tevbe: 31, Zuhruf: 59), Allah’ın kulu olmaktan çekinmez (Nisâ: 170).

Hz. Peygamber, mi‘râcı esnasında Îsâ’yı, ikinci gökte görmüştür (Buhârî, Kahire: 1315, 5/53). Her yerde mübârek (Meryem: 32); kavlu’l-hakk (hakîkatin sözü) (Meryem: 34). O bir nebî(peygamber) (Meryem: 30) ve resûldür (Mâide: 49, Hadîd: 27). Onun risâleti bir mu‘cize ve rahmettir (Tevbe: 21). Kendisi ve anası mu‘cizedirler (Enbiyâ: 91, Mü’minûn: 52). Bir mesel, yahut bir remz (Zuhruf: 57) kılınmıştır. O açık delîller ve hikmet (Zuhruf: 63; Mâide: 110) getirmiştir ve Allah tarafından Rûhu’l-Kudüs ile desteklenmiştir (Bakara: 81, Mâide: 109). Allah ona öğretmiştir (Âl-i İmrân: 43; Mâide: 110) ve ölüleri diriltmek, hastaları iyileştirmek, balçıktan kuşlar yaparak Allah’ın izni ile onlara can vermek (Âl-i İmrân: 44, Mâide: 110) gibi mu‘cizeleri vardır (Bkz. İslâm Ansiklopedisi, Îsâ maddesi, 5 (II)/1062-1064).

Müneccimler (astrologlar), gelip Kral Herodes’ten, Yahûdîlerin kralı olarak doğan çocuğu sordular. Kral bunu işitince Îsâ’yı bulup öldürtmek için onu gizlice aratmağa başladı. “İmdi müneccimler yola çıktıktan sonra işte Rabbin meleği Yûsuf’a rü’yâda görünüp dedi: Kalk, anası ile çocuğu al ve Mısır’a kaç ve ben sana söyleyinceye kadar orada kal...” (Matta: 1, 2’nci bablar)

İmrân, 33 ve 35’nci âyetlerde olmak üzere iki kez anılmıştır. Çoğunluğun kanısına göre birinci kez anılan İmrân, Hz. Mûsâ'nın babası, ikinci İmrân, Meryem'in babasıdır. İkisi arasında takriben bin sekizyüz yıl vardır.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş