MÜT‘A NİKÂHI (8) PDF 
Perşembe, 26 Ekim 2023 00:00

MÜT‘A NİKÂHI (8)

(...dünden devam)

4. Âyetteki istimtâ‘ kelimesiyle faydalanma ve cimâ‘ kastedilmiş olamaz. Çünkü böyle olsa, kadından faydalanmayan kimsenin hiç mehr vermemesi gerekir. Halbuki birleşmeden önce karısını boşayan, yarı mehr vermekle yükümlüdür. Eğer buradaki istimtâ‘ ile sürekli nikâh kastedilmiş olsa, o zaman âyetin hükmüne göre yalnız akid yapmakla bütün mehri ödemek gerekir. Çünkü “Onlara ücretlerini veriniz” buyurulmuştur. Oysa sürekli nikâhta yalnız akid yapmakla mehrin tamamını vermek gerekmez. Bunun için birleşmek şarttır. Ancak müt‘a nikâhında yalnız akidle ücretin tamamını vermek gerekli olur.

5. Ayrıca Hz. Ömer’in “Allah’ın Elçisi döneminde hac ve kadın müt‘ası vardı. Ben bunları yasaklıyorum ve bunları yapanı cezalandırıyorum” demesi de müt‘anın, Allah’ın Elçisi döneminde helâl olduğunu kanıtlar[1] .

6. Âyette mal ile ibtiğâ ve faydalandıktan sonra kadınların ücretlerinin verilmesi emrediliyor. Yani âyette yalnız mal ile ibtiğâ, birleşmeyi caiz kılıyor. Halbuki nikâhta yalnız mal ile ibtiğâ birleşmeyi caiz kılmaz. Velî ve şâhidler de lâzımdır. Yalnız mal verince birleşmenin helâl olması, ancak müt‘a nikâhındadır.

7. Eğer bu âyet ile sürekli nikâh kastedilmiş olsa, aynı sûrede nikâh hükmünün çeşitli yerlerde yinelenmiş olması lâzımgelir. Çünkü sûrenin baş tarafındaki 3-4. âyetlerle asıl nikâh izah edilmiştir. Burada aynı şeyin tekrarına lüzum yoktur. Ama bu âyet ile müt‘a kastedilmiş olursa yeni bir hüküm anlatıldığı için sûrede tekrar olmaz.

8. Müt‘a nikâhının câiz olduğunda bütün ümmet görüş birliği içindedir. Ayrılık, bunun neshedilip edilmediği konusundadır. Eğer bu hüküm neshedilmiş ise bunu nesheden ya tevâtüren veya âhâd yoluyla bilinir. Tevâtüren bilinmiş olsaydı Alî ibn Ebî Tâlib, Abdullah ibn Abbâs ve İmrân ibn el-Husayn gibi sahâbîlerin, Muhammed dininde tevâtürle sabit bir hükmü inkâr etmiş olmaları gerekirdi ki bu, onların küfrünü gerektirirdi. Bu nesih tevâtürle olmadığı gibi vâhid haberiyle de olamaz. Çünkü icmâ‘ ile mübâhlığı sabit bir hükmü, vâhid haberi neshedemez. Zira icmâ' kesinlik ifade eder. Halbuki vâhid haberleri kesin değil, zannîdir, kuşkuludur.

(devamı yarın..)


[1] . Tabresî, Mecma’u’l-beyân: 3/32

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş