MÜT‘A (1) PDF 
Pazartesi, 16 Ekim 2023 00:00

MÜT‘A (1)

لَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ اِنْ طَلَّقْتُمُ النِّسَآءَ مَا لَمْ تَمَسُّوهُنَّ اَوْ تَفْرِضُوا لَهُنَّ فَرِيضَةً وَمَتِّعُوهُنَّ عَلــٰـي الْمُوسِعِ قَدَرُهُ وَعَلــٰـي الْمُقْتِرِ قَدَرُهُ مَتَاعًا بِالْمَعْرُوفِ حَقّاً عَلــٰـي الْمُحْسِنِينَ: Henüz dokunmadan, ya da mehir kesmeden kadınları boşarsınız size bir günâh yoktur. Ancak onları faydalandırın (bir miktar bir şey verin). Eli geniş olan, kendi gücü nisbetinde, eli dar olan da kendi kaderince güzel bir şekilde faydalandırmalı(herkes gücü ölçüsünde bir şey vermeli)dir. Bu, iyilik edenlerin üzerine bir borçtur. (Bakara: 92/236)

Bu âyetin hükmüne göre dokunmadan karısını boşayan, ona müt‘a vermek zorundadır. Yani bir şeyler verip onu memnun etmesi lâzımdır. Nikâhta mehir kesilmemiş ise hüküm böyledir. Fakat nikâhta mehr kesilmiş ise, mehrin yarısı verilir. Ama kadın isterse hakkından vazgeçebilir yahut erkek mehrin tamamını verebilir. Bu husus onların seçimlerine ve iyiliklerine bağlıdır. Tabii karşıdakinin lehine bağışta bulunmak, başkalarına lütufkâr davaranmak takvâya daha yakındır. Allah, kullarının yaptıklarını görmektedir. Yapılan iyilik zayi olmaz.

متع(mt‘), geçim demektir. المتوع (el-mutû‘) uzanmak, yükselmek anlamına gelir. متع النهارmeta‘a’n-nehâr (gündüz uzadı), متع النباتmeta‘a’n-nebât (bitki yükseldi) demektir. İşte bu kökten gelenمتاع(metâ‘), uzun sürecek yarar demektir. متَّعه اللهُ بكذا(Allah onu şununla yararlandırsın) denilir. “ومَتَّعْناهُمْ إلي حِينٍ: Onları bir süreye kadar geçindirdik.”[1], نُمَتِّعُهُمْ قَلِيلًا: Onları azıcık yararlandırıyoruz, geçici bir süre yaşatıyoruz.”,[2], “ فَاُمَتِّعُهُ قَلِيلًا: Onu dünya yaşamından azıcık yararlandırırız”[3], “سَنُمَتِّعُهُمْ ثُمَّ يَمَسُّهُمْ مِنَّا عَذَابٌ ألِيمٌ: Onları bir süre yararlandıracağız, sonra bizden onlara acı bir azâb dokunacaktır.”[4] âyetleri hep dünyâ hayatından azıcık yararlanmayı, azıcık dünyadan istifade edip yaşamayı ifade eder. وَ لَكُمْ فِي الأرْضِ مُسْتَقَرٌّ وَ مَتَاعٌ إلَي حِينٍ: Sizin için yer yüzünde bir kalış ve bir süreye kadar metâ‘ınız vardır.”[5] âyetinde her insanın dünyada belirli bir geçim ve yararlanma süresi olduğunu ifade eder. Ama dünya metâ‘ı (geçimi ve yararı), âhiret yaşamına göre çok azdır, değersizdir: قُلْ مَتَاعُ الدُّنْيَا قَلِيلٌ: De ki: Dünyâ metâ‘ı azdır.”[6], “فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الآخِرَةِ إِلَّا قَلِيلٌ: Âhirete göre dünya metâ‘ı pek azdır.”[7] Metâ‘ kelimesinin geçtiği âyetlerde genellikle tehdîd vardır: قُلْ تَمَتَّعْ بِكُفْرِكَ قَلِيلًا إنَّكَ مِنْ أصْحَابِ النَّارِ: De ki: ‘küfrünle azıcık yaşa, sen cehennem halkındansın!’”[8]استِمْتاع (istimtâ‘) da temettu‘ (yararlanma) isteği, yararlanmadır. “رَبَّنا استَمْتَعَ بَعْضُنَا بَعْضًا: Rabbimiz, hep birbirimizden yararlandık.”[9]

(devamı yarın..)


[1]. Yunus: 51/98

[2]. Lokman: 57/34

[3]. Bakara: 92/126

[4]. Hûd: 52/48

[5]. A‘râf: 39/24, Bakara: 92/36

[6]. Nisâ: 98/77

[7]. Tevbe: 113/38

[8]. Zümer: 59/8

[9]. En‘âm: 55/128

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş