PEYGAMBERLER EN OLGUN VE ÖZEL İNSANLARDIR (1) PDF 
Cuma, 29 Eylül 2023 00:00

PEYGAMBERLER EN OLGUN VE ÖZEL İNSANLARDIR (1)

Sevgili Hocam,

Hürmetle ellerinizden öperim. Bugünkü yazınızı okurken İsmail ya da İshak aleyhisselâmın 'Babacığım, sana emredileni yap, inşâallah beni sabredenlerden bulacaksın!' demesi ayrıca çocuk koşma yaşına geldiğinde’ dendiğine göre bu çocuğun yaşının beş altı olduğunu düşünebiliriz ki dört yaşındaki bir çocuk da koşar. Dolayısıyla böyle bir çocuğun bu olgunlukta cevap vermesini peygamberi bir olgunluğa sahip olmalarıyla mi açıklayabiliriz? Zira bu ve bunun gibi (Hz. Yusuf’a da kuyuda muhtemelen ayni yaşlarda vahyedilmesi ve onun bunu anlaması gibi) hadiseleri daha çok onların gelecekte peygamber olacaklarıyla mıi açıklamalıyız?

Hocam bir de bugün 460 Avroluk bir trafik cezası ödedim ve ödemedikçe de arabayı geri vermediler. 

(Bir şirketin alanında beş  dakika bırakarak kahve almaya gittim, yorgundum ve bir işten ötekisine gidiyordum, başıma geldi nasılsa. Şirket belli ki çekici firmayla ortak çalışıyor ve orada devamlı bir çekici tutturuyor)

Eşimin bu duruma yorumu ise "az sadaka veriyorsun ondan" demesi oldu.

Burada sormak istediğim ise, biz Alman devletine vergi veriyoruz ve buradaki mesela işsizlerin işsizlik parası, fukaraya yardımlar bu vergilerden ödeniyor. Türkiye’de yaşasaydık Türk devletine vergi veriyor olacaktık vs. Bu vergilerin yanında zekât da verilmeli midir? Yoksa sadaka cinsinden, meblağını kendimiz belirle­yerek zaman zaman yardım etmek yeterli midir? Burada da önce akrabalardan mı başlanmalıdır yardıma?

Teşekkür eder, ellerinizden öperim. Selamlar...

Cevap: 1. ..., geçmiş olsun. İnsan başına gelecek olaylardan kaçamaz. Bir yasağı çiğnemenin cezasını ağır ödemişsiniz. Ama geçen geçmiştir. Artık ona takılmanın bir yararı olmaz, zararı olur. Başa gelen olaylardan ibret alıp aynı hatayı yapmamak gerekir. Ne mutlu ibret alanlara. Hadid Suresinde buyurulmaktadır: (Başınıza gelecek olayları, önceden bir Kitaba yazdık) Ki eliniz­den çıkana üzülmeyesiniz ve (Allah'ın) size verdiğiyle sevinip şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip övünen kimseleri sevmez.” (Hadid: 23)

İslâm devletinde Zekât, devlete ödenen vergidir. Kur’ân zekâttan ayrı bir vergi belirlememiştir. Ancak sadakanın sınırı yoktur. Kur’ân yeterinden fazlasının verilmesini önermektedir. Bakara Suresinin 219’ncu âyetinde şöyle buyurulmaktadır:

… Ve sana Allah yolunda ne vereceklerini soruyorlar. De ki; "Af (yani ihtiyaçlarınızdan fazlasını veya helâl ve güzel olan şeyleri verin!)" (Bakara: 219)

Bu âyetteki "afv" fazla demektir. "حَتَّى عَفَوْا" (A‘râf Sûresi: 95) âyeti de fazla ileri gittiler anlamınadır. 'Afv, kolaylık göstermek mânâsına da gelir. Zaten ihtiyaçtan fazlasını vermekte bir kolaylık vardır. Yani yüce Allah: "Sıkıntıya düşmeden, kendi ihtiyacınızı karşıladıktan sonra fazlasını verin" diyor. İhtiyaçtan fazla malın, Allah rızası için sarfedilmesini öğütlüyor.

 

(devamı yarın..)

 

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş