KUR’ÂN’DA TABΑAT TASVÎRİ (16) PDF 
Çarşamba, 09 Ağustos 2023 00:00

KUR’ÂN’DA TABΑAT TASVÎRİ (16)

(...dünden devam)

43(35)/27. âyette dağlardan geçen yollar, cuded adıyla anıl­maktadır. Cudde'nin çoğulu olan cuded, eşeğin sırtındaki siyah çizgilere denilir. Câdde de bu kelimeden gelmektedir. Yine âyette geçen ğarâbîb de ğırbîb’in çoğuludur. Çok siyah anlamına gelir. Âyette meyveler nasıl çeşitli renklerde ise dağların üzerinden geçen yol­ların, ya da dağların sırtlarının da öyle çeşitli renklerde beyaz, kırmızı ve siyah görünümlerde olduğu belirtiliyor.

Bu âyetlerde Allah’ın kudret ve büyüklüğüne insanların dikkatini çekmek için O’nun yaptığı büyük işlere işaret ediliyor: Gökten yağmur yağdırıp onunla sulanan topraktan çeşit çeşit renk ve tadda meyveler çıkaran Allah’tır. Dağlar da öyle çeşitli renklerde görünür. Üzerinde beyaz, kırmızı, siyah görünen yollar geçer. Allah, yalnız meyveleri ve dağları değil, hayvanları da öyle çeşitli renklerde yaratmıştır. İnsanlardan kiminin rengi beyaz, kiminin kırmızı, kiminin siyahtır. Bu genel vasıflar içinde her insan ve her yaratık ötekinden başkadır. Hiçbiri ötekinin aynı değildir. Düşünenler, gerek doğada, gerek canlılar içinde bu kadar renk ve çeşitteki varlıkları yaratan Allah’ın kudretinin sonsuzluğunu ve yalnız O’nun tapılmağa ve övülmeğe lâyık olduğunu anlarlar. Yalnız o bilgin kullar, Allah’a gereğince saygı duyarlar. Kuşkusuz Allah daima üstündür ve çok bağışlayandır.

Bu âyetlerde Allah’ın kudretine ve büyüklüğüne dikkat çekildiği gibi, insanların daçeşitli yaratılışta oldukları belirtilmiş oluyor. Meyveler, dağlar, hayvanlar ve insanlar hep çeşit çeşittir. İnsanların da hepsi bir değildir. Âlimi, câhili, anlayışlısı, anlayışsızı vardır. Onun için herkesin hemen hakkı görüp, Allah’ın hikmetini anlaması ve doğru yola gelmesi beklenemez. Ancak ibret sahibi kullar anlayışlı kullar, Allah’a saygı gösterirler.

Burada dikkat edilecek bir husus var: Allah’ın çeşit çeşit meyveleri, çeşitli renklerde görünen dağları ve yine çeşit çeşit şekil ve renklerde canlıları yarattığı anlatıldıktan sonra: Kulları içinden ancak bilginler Allah’tan korkar (O’na saygı duyar)lar” buyuruluyor. Demek ki bitkileri, hayvanları ve insanları inceleyen bilginler, bunların öyle bir kör doğa eseri olamayacağını; bu ince düzenin, bu renk renk çiçeklerin, canlıların kendi kendine var olamayacaklarını anlar ve bunları yaratan Allah’a yönelir, gönülden O’na saygı ile kulluk ederler. Böylece âyet, derin araştırmanın, insanı Allah'a inanmaya ve ibâdete götüreceğini anlattığı gibi ilmin de değerini belirtmiş oluyor. İlim insanı Allah’a saygıya götürmüyor, kibre düşürüyorsa o gerçek ilim değildir. Sâhibi o ilmi tam benimsememiş, daha doğrusu o ilim, sahibini olgunlaştırmamış, gönlünü aydınlatmamıştır.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş