AĞAÇ VE ORMAN: NE OLUR ORMANLARIMIZA KIYMAYALIM! (2) PDF 
Pazar, 23 Temmuz 2023 00:00

NE OLUR ORMANLARIMIZA KIYMAYALIM! (2)

 (...dünden devam)

Ebubekir, yola vurduğu Üsame ordusuna hitaben şu konuşmayı yaptı:

– Size öğütlerim var. Bunları belleyin. Askerler, cephede kahramanca savaşın, hıyanet etmeyin, yağma etmeyin, işkence etmeyin, ölmüşlerin vücudunu sakatlamayın, çocuk, ihtiyar ve kadın öldürmeyin. Başkalarının ekinlerini tahribetmeyin, hurmaları kesmeyin, yakmayın, meyveli ağaç kesmeyin; koyun, sığır ve deve boğazlamayın, ancak yemek için kesebilirsiniz. Kendilerini mabetlere vakfetmiş birtakım insanların yanından geçeceksiniz. Onları, kendilerini verdikleri inanç ve ibadetleriyle baş başa bırakın, onlara dokunmayın!

Ağaçların Yetenekleri:

Atalarımızın çok eskilerde değerini anlayarak, doğan her çocuk için birer tane ağaç diktiğini, ağaçların radar görevi gördüğünü ve hepsinin içinde tarihe ışık tutan bir yaşam öyküsü saklı olduğunu biliyor musunuz?

Kökleriyle toprağımızı savunan, ürünlerimize yağmur getiren, onları rüzgârdan koruyan, zararlı böcekleri yok ederek kuşlara yuva olan, hayatımızın vazgeçilmezi ağaçların, keşfedilmemiş “süper yetenekleri” ortaya çıkarıldı.

Ağaçlar âdetâ bir "radar" gibi işleyerek, şiddetli bir rüzgâr öncesinde olası bir tehlikeye dikkat çekebiliyor. Biyologlar tarafından ağacın, haber verme yeteneği olarak lanse edilen bu özellik, maden ocakları için önemli bir uyarı malzemesi.

Ağaç bu yeteneğini, kuvvetli bir rüzgâr karşısında, dallarını kırmadan önce birkaç lifini kopararak tehlikeyi bildirmektedir.

Milliyet Gazetesi’nin, 5 Şubat 1996 Pazartesi günkü nüshasının 5. sayfasında çevre konusu ile ilgili olarak şu yazı yayınlanmıştır:

Ağaçta yaşam öyküsü

Dilinden anlayanlar için her ağacın odununda tarihe ve bilime ışık tutan bir “yaşam öyküsü” saklıdır.

Tarih boyunca görülen iklimsel değişiklikleri şaşılacak doğrulukta, bir bilgisayar gibi kütüğüne işleyen ağaçların yaşlı olanı kesildiğinde, hangi yılların kurak, hangi yılların yağışlı geçtiği saptanabiliyor.

Vaktiyle ağaç ve orman için yazdığım bir manzumeyi burada yinelemek istiyorum.

AĞAÇ SEVGİSİ

Yalvarırım dokunma, şu yemyeşil fidana

Kahredersin azizim yerde yatan atana.

Dünyamızın ziyneti bilirsin ki ağaçtır.

Ve bugün vatanımız ağaca çok muhtaçtır.

Bakıyorsun gülüyor, al kırmızı sarı gül;

Ve inliyor başında aşkiyle yanan bülbül...

Sarmaş dolaş çiçekler, burcu burcu kokular.

Servilerini içinden fışkırıp akan sular..

Dallarda yapraklarda cıvıl cıvıl o kuşlar.

O neşeli ötüşler, o sevimli bakışlar...

Zemin üzre döşenen yosun ve çayırları;

Acem seccadesidir ormanın bayırları!

Şu ağacın dibinde bak bir aslan yatıyor.

Bu göl içinde akşam Güneş üzgün batıyor.

Gece olunca orman muhteşem kudret olur!

Ağaçlar yıldızlarla konuşur sohbet olur!

Rüzgâr da yaprakları okşayarak fısıldar.

Her tarafta bakarsın ibadet huşuu var...

Bilir misin dünyanın orman saçı kaşıdır:

Yer yüzünde Allah'ın silinmez nakışıdır.

Orman vatanımızın muazzam servetidir,

Akıl sahiplerinin derin ibret yeridir.

Ormana bakanların gönlünden silinir pas,

Ruh su gibi durulur, ne keder kalır ne yas

İnsanlar sonsuzluğun bahrine burda dalar.

Orman ufuklarında çok genişler hülyalar...

Karanlık dimağlara boş ışıklar süzülür.

Bahçelerde bağlarda muammalar çözülür.

Ormanın her yerinde binbir mâna okunur,

Hangi vicdan bilemem masumlara dokunur?

Görmez misin onları nasıl medheder Kur'an?

Pek letafet kazanır, Kur'an dilinde ORMAN

Resulullah ne diyor, şu sözleriyle bir bak,

Dinle de iman ile ormana ol göz kulak:

"Kıyamet kopar görsen elinde de kir ağaç,

Mümkünse dikmek için durmadan toprağı aç!"

Yaş ağaç kesenlerin mutlak Cehennem yeri!

Niyyetin kesmek için Allah'tan kork, dön geri

Bunca âyet hadisler, veriyorlar tek haber

Ağaca kıyanlardan yüz çevirir PEYGAMBER!

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş