BÂTINÎ TEFSÎRLERİ (3) PDF 
Pazartesi, 03 Temmuz 2023 00:00

BÂTINÎ TEFSÎRLERİ (3)

(...dünden devam)

İhvanı Safa, hükümlerin bir zahiri bir de batını olduğunu, batını anlayanların nefisleri cesedden ayrılınca derhal cennete uçacağını, fakat sadece zahirini anlayıp onunla amel eden nefislerin, cesedden ayrıldıktan sonra SIRÂT-I MÜSTAKÎM olan insanlık şeklinde kalacaklarını, tâ Sıratı geçmeğe cevaz verilinceye kadar böyle olacaklarını; fakat ne zahirî, ne de batınî manâları anlamayıp yapmayanların da hayvanlık derecesine düşeceklerini söyledikten sonra, uzun bir şiirde insanları dinden şüpheye düşürecek birtakım sorular ortaya atar ve bunları böyle meçhul bırakırlar:

“Rumuzdan anlamayan cahil söylesin bakalım: Sûre­lerin âyetlerinin sayısındaki hikmet nedir? Namaz, zekât, temizlik gibi farzların miktarlarındaki hikmet nedir? Ülü'1-Azm ne kadardır? Allah'ın nasıl doksan dokuz ismi vardır? Ümmet nasıl yetmiş üç fırkaya ayrılır? Nübüvvet nasıl kırk altı şubedir? Rü'ya-i sadıka (doğru rüya) neden peygamberlikten bir cüz'dür? Hamele-i Arş (Arşı taşıyan meleklerin) ve Cennet kapılarının sayısı nedir?

طـه حم طـس Ve benzerleri nedir? İblis'in yardımcısı olan yılan ve tavus nedir? Âdem'in yediği buğday nedir? Onu yiyince avreti nasıl açıldı? Karga Kābil'e kardeşini defnetmeyi nasıl öğretti? İbrahim'e serin olan ateş nedir? Tufan, tahta gemi nedir? Yusuf'un gömleği, Yusuf’u yiyen kurt, iftira ile getirilen yalan kan, Yusuf'un atıldığı kuyu nedir? Yusuf'u nasıl az para ile sattılar?...” (Resailu İhvâni's-Safâ, 4/190-196) gibi sorulardan sonra bunların şeriatın sırlarından olduğunu, kalbi paslı olanlara açılamayacağım söylüyor ve bu suretle şüpheye düşürüp insanları dinden soğutarak kendi mezheplerine yani felsefî dinlerine sokmağa çalışıyorlar. Bu gibi tevillerin ne şahidi, ne de ilhamı vardır. Bunlar, tamamen indî ve maksatlı düşüncelerin ürünüdür.

Bundan dolayı bu gibi yorumları yukarıda işaret edilen şartlara vurur, onlara uymadıkları için sahiplerine reddederiz. O şartlara uymayanlar işarî tefsîr olamaz. O şartlara uyan işarî tefsîrle de amel etmek (onları uygulamak) gerekmez. Çünkü bu tefsîr vicdaniyyattandır. Vicdaniyyat (kişisel sezgi ve düşünceler) delil ve burhana dayanmaz. O, sûfîye mahsus bir hal, kendisi ile Rabbi arasında bir sırdır. Kendisi onun gereğine göre hareket eder, fakat başkasını onu uygulamaya zorlayamaz.

Sûfîlerin bâtınî tefsirlerine işârî tefsîr denilir. Bunların mu’teber sayılması için birtakım şartlar aranır.

Bâtın Mânânın Sıhhatinin Şartları:

Bâtın manânın sahih olması için dört şart vardır:

1 – Bâtın manânın, lafzın zahir (açık) manâsına aykırı olmaması,

2 – Başka bir yerde bu manânın doğruluğuna nassen veya zahiren bir kanıtın bulunması,

3 – Bu manâya şer'î veya aklî bir muârızın bulunmaması,

4 – Bâtın manânın tek mânâ olduğunun ileri sürülmemesi.

***

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş