KABİR AZABI PDF 
Pazartesi, 31 Ocak 2022 00:00

KABİR AZABI

Sayın Hocam; hocalar camilerde sürekli kabir azabından söz ediyorlar. Okuduğum kimi eserlerde kabir azabının varlığını, kimi de yokluğunu, kimi de bu konunun bilinmeyeceğini söylüyor. Diyanet İşleri Bakanlığı'nın fetvasında da "insan öldükten sonra kabre konulunca Rabbin kimdir?, Peygamberin kimdir?, Dinin nedir?" diye soracak, iman ve güzel amel sahipleri bu sorulara doğru cevap verecekler ve kendilerine cennet kapıları açılarak gösterilecek, kabirde acı ve sıkıntı çekecekler... (Tirmizi, Cenaiz) denilmektedir.

Bu görüşlerin hangisi doğrudur? Kabir hayatı ve kabir azabıyla ilgili Kur’ân'ı Kerîm ve Hz. Peygamber (s.a.v.) ne buyurmaktadır? Bizler ikilem içinde kalmaktayız. Detaylı ve aydınlatıcı bilgi vermenizi diler, selam ve saygılarımı sunarım...

Cevap: Sorduğunuz sorunun ayrıntılı yanıtı için “İnsan ve İnsanüstü Varlıklar” adlı eserimi ve özellikle “Kur’ân Ansiklopedisi” adlı 30 ciltlik eserimin Kabir azabı, Âhiret maddelerini oku­yunuz. Özetle derim ki:

Kabirde, Vaizlerin anlattığı biçimde “Rabbin kimdir, peygamberin kimdir?” şeklindeki sorgulama biçimi Kur’ân’ın O gün ne insana, ne de cin'e günâhından sorulurSuçlular, simâlarından ta­nınır, perçemlerinden ve ayaklar(ın)dan tutulur.” (Rahman: 39-44) âyetlerine ve “Suçlulara günahlarından sorulmaz" (Çünkü Allah, suçluların günâhlarını bilir. Onların her yaptıkları anında tesbit edilmiştir. Artık günâh işleyip işlemediklerini sormağa ge­rek yoktur. Oradaki muhâsebe tahkikat sorgusu değil, yapılan hatâ ve günâh­ları suçlunun yüzüne vuran azar ve tekdîr muhâse­besidir.). (Kasas Suresi: 78) aykırıdır. Kur’ân, Allah'ın divânında duruşmaya getirilmiş bulunan cinlere ve insanlara suçlarının sorulmayacağı; zira suçlarının, durumlarından, simalarından belli olacağı sormağa gerek kalmayacağı; suçları belli olan suçluların, perçemlerinden ve ayaklarından tutulup cehenneme atılacakları vurgulanır. Kişinin işlediği tüm suçlar ve günahlar bütün çıplaklığıyla ortada iken artık “Rabbin kimdir, peygamber’in kimdir?” diye sormaya gerek var mı? Allah, gereksiz iş yaptırmaz. Anlatılan sorgulama sahneleri bir senaryodan ibarettir. Artık bu boş inançları ayıklamanın zamanı çoktan gelmiştir. İnanç kesin kanıt üzerine kurulur, kuşkulu, zincirinin ilk halkası kopuk (mürsel) münker (kabul görmeyen) rivâyetler üzerine kurulmaz. Bir iki kişinin aktardığı sözler, inanca dayanak yapılamaz. Zira kuşku üzerine kesin bilgi kurulamaz.

Her insanın tâirini (şumunu veya eylem kuşunu) boynuna bağladık, kıyâmet günü onun için, apaçık bu­lacağı bir Kitâp çıkarırız: ‘Kitabını oku, bugün nefsin sana hesapçı olarak yeter’!" (deriz).” (İsra: 13-14)

“O gün her nefis, yaptığı her hayrı hazır bulacaktır; işlediği her kötülüğü de. O kötü­lükle kendisi arasında uzak bir mesafe bu­lunmasını ister. Allâh sizi kendisin(in emir­le­rine karşı gelmek)den sakındırıyor. Allâh, kullara şefkatli­dir.” (Âl-i İmran: 30) âyetlerinin açık beyanı karşısında hâlâ bir öğrenme sorgulaması düşünmenin pek anlamı kalmaz.

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş