Hocam hakkınızı helal ediniz...
Mayıs - 2012

Hocam hakkınızı helal ediniz...

Merhaba Süleyman Hocam,

Ben sizin "Hıristiyanlar ve Yahudiler cennete girecek" sözünüzü okuduktan ve bu konuda bazı yorumları dinledikten sonra sizin aslında mümin olmadığınızı düşündüm. Ancak bunu kimseye söylemedim. Sadece aklımdan geçti. Sizin gibi bir âlime bu şekilde haksızlık etmiş oldum ancak bildiğim kadarıyla insan elinden, dilinden ve belinden çıkmayan şeyden sorumlu olmaz. Sizden beni affetmenizi ve hakkınızı helal etmenizi istirham ediyorum. Zira sizlerin yaptığı gibi ulema arasında geçen tartışmalar bazen bizlerde yalnış izlenim doğurabiliyor. Saygılarımla. G. A.

Cevap: Siz benim yazılarımı okumadan, Kur'ân'ı da hiç okuyup düşünmeden hakkımda kararınızı vermişsiniz. Ama 5 yaşında Kur'ân'a başlayan, 9 yaşında Kur'ân'ı ezberleyen, bir gazinin oğlu olan insan hakkında böyle bir hükme varmışsınız. Benim hakkım size helal olsun. Ama ne olur, biraz Kur'ân okuyun, düşünerek okuyun. Belki iman diye sarıldığınız o geleneksel düşüncelerin, Kur'ân'dan ne kadar uzak olduğunu anlayacaksınız. İmam Kuşeyrî'nin, Bakara 62'nci âyete yaptığı tefsiri düşünerek okumanızı tavsiye ederim. Bakalım bana yakıştırmayı düşündüğünüz kâfir sözünü onun için de söyleyecek misiniz? Selamlar. Bir şey daha tavsiye edeyim:

Hiç ama hiçbir suretle kendinizi Allah'ın vekili yerine koymayın. Allah, kullarına, kendi canlarından da yakındır. Her kuluna. Bakın ne demiş İbrahim Hakkı:

Her kuluna her anda Geh kahr-u geh ihsanda,

Her anda O bir şanda Mevla görelim neyler,

Neylerse güzel eyler!

İmam Kuşeyrî (Vefat tarihi 465 H.)nin Letaifu'l-İşarat adlı eserinde Bakara Suresinin 62. âyetine yaptığı tefsire bakabilirsiniz. Kuşeyrî söz konusu âyetin tefsirinde şöyle diyor:

Asıl bir olunca yolun ayrılığı, güzel kabul görmeye engel olmaz. Her kim yüce Allah'ın âyetlerini doğrular, O'nun kendi zâtı ve sıfatları hakkında söylediklerine inanırsa; şerîatin farklı olması, isim ayrılığı, rızâyı kazanmaya zarar vermez. Bundan dolayı (Allah ta‘âlâ): 'İman edenler, Yahudi olanlar...' dedi. Sonra da: 'Bunlardan her kim inanırsa...' dedi. Yani ma‘rifet(gerçek bilgi)lerde ittifak ederlerse, hepsine de güzel gelecek ve bol sevâb vardır. Mü'min, Hakk'ın güvencesinde olandır. Kim yüce Hakkın güvencesinde bulunursa, elbette onlara korku olmaz ve onlar üzülmezler." ( Letâifu’l-İşârât: 1/96)

Kuşeyrî, Mâide Sûresinde yinelenen aynı âyet için de şu tefsîri yapmıştır:

(Yüce Allah) Bildirdi ki: 'İnsanlar tevhîd temeli üzerinde birleştikten sonra hâlleri değişik olsa da va‘îdden güvencede olur (cehenneme girmez, ceza görmez), bol mükâfâta ererler." (Letâifu’l-İşârât: 1/134)

Kur'ân-ı Kerîm, Allah'ın bu geniş rahmetini tevhîd erbabına sunmuş iken bizim Allah'ın rahmetini daraltmaya; son din mensuplarından başka kimsenin cennete girmeyeceğini iddiâ etmeye hakkımız var mı? Kur'ân, peygamberler ve İlâhî dinler arasında bir ayırım yapmıyor ki! Son din ne ise, ilk din de odur. Peygamberin misyonu, yeni din îcâdetmek değil, İbrâhîm'in getirdiği tevhîd dinini aslî sadeliğine kavuşturmak; kendinden öncekileri kendisine tâbi kılmak değil; İbrâhîm'e ve onun soyundan gelen peygamberlere uymaktır.

Görülüyor ki Kur'ân-ı Kerîm, bir milleti topyekûn azaba mahkûm etmemiş, indirilen Hak Kitabı’nın ruhuna bağlı kalanların ödüllendirileceğini; onun yolundan ayrılanların da cezalandırılacağını belirtmiştir. Bu, Allah'ın genel yasası, temel prensibidir. Son Peygamber Hz. Muhammed'e inanmış olduklarını söyleyen herkesin de cennete gideceğini söylemez, ancak Allah'a ve âhirete inanıp salih amel yapanların cennete vâris olacaklarını vurgular.

Büyük İslâm mutasavvıfları hep böyle kapsayıcı düşünürler. İbn Haldun'da da bu görüş vardır. Siz şuraya buraya bakma yerine İlâhî Dinlerin Ruh birliği adlı risalemi okursanız delilleri bulursunuz. O bazı hocaların karşı çıkması hiçbir anlam ifade etmez. Çünkü Kur’ân’ın açık beyanına karşı çıkmaktadırlar. Kur’ân’a karşı çıkana ne denebilir ki? İşte Kur’ân açık ve net olarak der ki:

Şüphesiz inananlar; Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sâbiîler(den) Allah’a ve âhiret gününe inanan ve iyi iş(ler) yapanlara, Rableri katında mükâfât vardır; onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.” (Bakara: 62, Mâide: 69)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş