İBÂDET(1)
Cuma, 14 Temmuz 2017 00:00

İBÂDET(1)

(...dünden devam)

"Sana ibâdet eder ve senden yardım dileriz." (Fâtiha: 5/5)

Peygamberler, insanları Allah'a ibâdete çağırmışlardır. Bütün peygamberlerin da‘vetlerinin temeli, birçok sûrede yinelenen şu âyette açıkça belirtilmiştir:Ey kavmim, Allah'a kulluk edin; sizin O'ndan başka tanrınız yoktur." (A‘râf: 39/59, 65, 73, 85; Neml: 48/45; Hûd: 52/50, 61, 84; Nahl: 70/36, Nûh: 71/3; Mü'minûn: 74/23, 32; Ankebût: 85/16, 36)

İbâdet ikiye ayrılır: Biri teshîr ibâdeti: yaşlanmak, eskimek, sonlu olmak gibi her yaratığın tâbi olduğu yasa; diğeri seçimli ibâdettir ki bu, akıl sahibi varlıklara özgüdür.

Ubûdiyyet, Allah'a kulluk demektir. "Ben insanları ve cinleri, bana kulluk etmeleri için yarattım!” (Zâriyât: 67/56) âyeti, cinlerin ve insanların, yalnız Allah'a kulluk için yaratıldıklarını vurguluyor. İnsanın asıl görevi kulluktur. Diğer işler, kulluğa kuvvet bulmak ve bunu rahat yapabilmek içindir. "Sana yakîn (ölüm) gelinceye dek Rabbine kulluk et” (Hicr: 54/99) âyeti, Peygamber (sav) ve dolayısıyla her ferde, ölünceye dek Allah'a kulluğu emrettiği gibi: “Âilene namazı emret ve namaz(ın zorluğun)a katlan. Biz senden rızık istemiyoruz, seni besleyen biziz."(Tâhâ: 45/132) âyeti de âile bireylerini de ibadete alıştırmayı, ibâdetin, rızık kazanmaktan da önemli olduğunu vurguluyor. Çünkü rızık, bedenin gıdasıdır. İbâdet ise ruhun gıdâsıdır. Bedenin ömrü geçicidir. Ruhun ömrü süreklidir. Bedenini beslemeyen, sadece kısa ömrü kaybeder. Ama ruhunu beslemeyen, ebedî mutluluğunu kaybeder. Bundan dolayı ruhun gıdâsı olan ibâdet, bedenin gıdası olan rızıktan önde tutulmuştur.

Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Yedi kişi var ki Allah, Arşının gölgesinden başka bir gölgenin olmayacağı Kıyâmet gününde onları, Arşının gölgesi altında bulundurur: Âdil devlet başkanı, Allah’a kulluk ile yetişen genç; evinden çıkıp tekrar evine dönünceye dek kalbi mescide bağlı adam; Allah için birbirini severek, buluşmaları ve ayrılmaları Allah sevgisi ile olan iki kişi; tenhâda Allah'ı anarak gözlerinden yaş akan adam; soyu ve yüzü güzel bir kadın kendisini sevişmeğe çağırdığı halde ‘Ben âlemlerin Rabbi Allah’tan korkarım’ diyen adam ve Allah yolunda gizlice sadaka verip, sağ elinin verdiğinden sol elinin haberi olmayan adam!”(Buhârî, Ezân: 36; Müslim, Zekât: 91, 92)

"(Ey Muhammed,) Onların dediklerine sabret ve Rabbini övgü ile an: güneş doğmadan, batmadan önce, 40- Gecenin bir kısmında ve secdelerin arkasında O'nu tesbîh et." (Kaf: 34/39-40)

Bu âyetlerde Hz. Muhammed(sav)e hitâben, âhireti inkâr eden müşriklerin sözlerine üzülmemesi, sabretmesi; Güneşin doğmasından ve batmasından önce, gecenin bir bölümünde ve secde arkalarında Allah'ı tesbîh etmesi emrediliyor.

(devamı yarın..)