CİNLER HAKINDA KUR’ÂN NE DİYOR (9) |
Çarşamba, 01 Ağustos 2018 00:00 | |
CÄ°NLER HAKINDA KUR’ÂN NE DÄ°YOR (9)(...dünden devam) Sebe' 58/40-41. âyetlerden de müşriklerin, melek veya meleklerden bir grup sandıkları cinlere taptıkları anlaşılmaktadır. Melekler de, cinler de gözle gözden gizli rûhsal varlıklardır ama melekler yüce rûhlardır. Onlarda kötü düşünce yoktur. Cinlerin kötüleri olan ÅŸeytânlar, insanın içine attıkları kötü düşüncelerle onu yoldan çıkarmaÄŸa çalışırlar. Ä°ÅŸte müşriklerin Allah'a ortak yaptıkları cinler, kendilerine böyle kötü düşünceler atan habîs rûhlardı, melekler deÄŸildi. Fakat müşrikler onları melek sanarak onların telkinlerine kapılıp onlara tapmışlardı. Âyette melekler: "Onların çokları cinlere tapıyorlardı" diyorlar. Bu sözden, müşriklerin içinde az da olsa cinlere tapmayan insanların bulunduÄŸu anlaşılır. Demek ki onların içinde cinlere deÄŸil, ya meleklere veya sadece Allah'a inanan insanlar da vardı. Bunlar hanîfler olabilir. Kur'ân-ı Kerîm'in baÅŸka âyetÂlerinde Arapların melekler hakkındaki düşüncelerine, melekleri Allah'ın kızları sandıklarına işâret edilmektedir: En‘âm: 55/112’nci âyette, insan ve cin ÅŸeytânlarının, peygamberlere düşman oldukları, kötülerin birbirlerini yaldızlı sözlerle aldatıp gurura düşürdükleri belirtiliyor. Åžeytân sözüyle kâfir cinler anlaşılır. Fakat bu âyette, insanları yaldızlı sözlerle kandırıp yoldan çıkaran insanlar da ÅŸeytân olarak nitelendirilmiÅŸtir. Bunların ÅŸeytânla ortak vasfı, fiskos, fısıltı, gizli sözlerle kandırmak, kötü düşünceler aşılamaktır. Böyle yapan insanlar da ÅŸeytânlık sıfatını kazanırlar. Nâs Sûresinde de kötü düşünceler fısıldayan cin ve insan ÅŸeytânlarından Allah'a sığınılması emredilmektedir. Atâ, Mücâhid ve Katâde, Abdullah ibn Abbâs'ın şöyle dediÄŸini anlatırlar: "Cinnin de ÅŸeytânları vardır, insanların da ÅŸeytânları vardır. Cin ÅŸeytânı mü'mini aldatamazsa insan ÅŸeytânına gider, onu mü'mine saldırtır. " Hz. Peygamber, Ebuzerr'e: –Cin ve insan ÅŸeytânlarından Allah'a sığındın mı? diye sormuÅŸ, Ebuzerr: –İnsandan da ÅŸeytân var mı? diye sorunca, Peygamber (s.a.v.): –Evet, onlar cin ve ÅŸeytânlardan daha ÅŸerlidirler, demiÅŸtir."[1] Râzî, filozoflara atfen şöyle diyor: Rûhlar ya göksel veya yerseldir. Yersel rûhların temiz, hayırlı, güzel ÅŸeyleri emredenleri vardır ki bunlar meleklerdir. Kötü, günâh ÅŸeyleri emreden habis, ÅŸerli yersel rûhlar ise ÅŸeytânlardır. Ä°yi rûhlar insanlara iyilikleri emrettikleri gibi birbirlerine de ibâdet ve tâati emrederler. Habis rûhlar da insanlara kötülükleri emrettikleri gibi birbirlerine de kötülükleri emrederler. Ä°nsan rûhlarıyla bu rûhlar arasında iliÅŸki oluÅŸmadıkça bunlardan herhangi birine katılmak mümkün olmaz. Ä°nsan rûhları kötü sıfatlardan temiz olursa iyi rûhlar cinsinden olur ve onlara katılır. Kötü sıfatlarla nitelenirse kötü rûhlar cinsinden olur ve onlara katılır. Temizlik ve kötülük sıfatları pek çoktur. Bu sıfatların her birinde bulunan insanlar vardır. Ä°ÅŸte her insan, bulunduÄŸu sıfata uyan bir yersel rûhla iliÅŸkide olur. EÄŸer insan iyi ahlâk ve sıfatta ise iliÅŸkide bulunduÄŸu rûh, melektir. MeleÄŸin ona aşıladığı düşünce ilhâmdır. [1]. Nesâ'î, Ä°st'âze: 48; Ä°bn Hanbel, Müsned: 5/178; Mefâtîhu'l-ÄŸayb: 13/154
(devamı yarın..)
|
|
Son Güncelleme: Pazar, 29 Temmuz 2018 21:05 |