KUR’ÂNIN MAHLUK OLUP OLMADIĞI HK. (4) |
Cumartesi, 26 Mayıs 2018 00:00 | |||
KUR’ÂNIN MAHLUK OLUP OLMADIÄžI HK. (4)(...dünden devam) Araplarda Şıkk ve Satîh gibi kâhinler vardı. Bunlardan kimisi, kendisinin cinden bir tâbii ve Reî'si yani gözüne görünen güzeli, perisi olup kendisine haberler getirdiÄŸini sanırdı. Kimisi de soran kimsenin sözünden, iÅŸinden, halinden sonuçlar çıkararak iÅŸleri bileceÄŸini zannederdi ki buna "'Arrâf" da denirdi. Çalınmış olan ve yiten ÅŸeyin yerini bildiÄŸini iddiâ eden gibi (Lisânu'l-Arab: 3/309-310). Râğıb da gerek kâhinin, gerek 'Arrâf'ın gizli, geçmiÅŸ ÅŸeyleri bir çeÅŸit zan ile haber veren kimse olduÄŸunu ve bu iki sanatın kâh hatâ, kâh isâbet edeceÄŸini söyler. Ahkâm-i nücûm, reml, cıfr, türlü falcılıkla bakıcılık, manyatizm, ispiritizm, psiÅŸizm, metapsiÅŸizm gibi ruhsal durumlarda medÂyumluk yapan, onunla uÄŸraÅŸan böyle kimseler her zaman bulunaÂgelÂmiÅŸtir (Hak Dini: 7/5343-44). Hz. Peygamber'in, "Arrâf'a, ya da kâhine gidip ondan haber soran kimse, Muhammed'e indirileni inkâr etmiÅŸ olur" dediÄŸi rivayet edilir (Tirmizî, Tahâret: 102; Ä°bn Mâce, Tahâret: 122; Dârimî, Vudû': 114; Ä°bn Hanbel: 2/408, 429, 476). BaÅŸka bir rivayette de hadis şöyledir: "'Arrâf'a gidip ona bir ÅŸey soran ve onun söylediÄŸini doÄŸrulayanın kırk gece namazı kabul edilmez" (Müslim, Selâm: 125; Ä°bn Hanbel: 2/429, 4/68). Bu hadisler, kehânet, 'arâfet, müneccimlik ibi kesin bir temeli olmayan, insanları vehimlere, kuÅŸkulara, hattâ kavga ve düşmanlıklara düşüren ÅŸeylerden kaçındırmak amacını taşır. Gaybı Allah'tan baÅŸka kimse bilmez. Kur'ân kâhin, 'arrâf, şâir sözü deÄŸil, deÄŸerli bir Tanrı elçisi melek ruhun, Hz. Muhammed'e vahyidir. 44-52’nci âyetlerde eÄŸer Hz. Muhammed (s.a.v.), Kur'ân sözlerini kendiliÄŸinden uydurup Allah'ın sözü diye iddiâ etmiÅŸ olsa; Allah'ın, onun sağını yani elini veya gücünü, kuvvetini kendisinden alacağı, sonra onun can damarını keseceÄŸi; yani boynunu vuracağı, ondan öcünü alacağı; hiç kimsenin onu, Allah'ın elinden kurtaramayacağı bildirilmekte ve KurÂ'ân'ın, aslâ Hz. Muhammed'in uydurduÄŸu bir söz olmayıp ÅŸirkten, kötü iÅŸlerden korunanlar için bir öğüt olarak Allah tarafından indirildiÄŸi vurgulanmaktadır. Korunanlar, Kur'ân'a inanıp ondan öğüt alırlar; ama dünyaya meyledenler, onu yalanlarlar. Ä°ÅŸte Hz. Muhammed(s.a.v.)in vahiy durumundaki sarsıntılarını gören Araplar, onun da kâhin ve şâir gibi cinle temas kuran, cinnin etkisiyle konuÅŸan bir insan olduÄŸunu sanarak ona kâh kâhin, kâh şâir, kâh mecnun, kâh sâhir demiÅŸlerdi. (devamı yarın..)
|