MUSA-SALİH KUL KISSASINDA ÖLDÜRÜLEN ÇOCUK
Çarşamba, 07 Aralık 2016 00:00

MUSA-SALİH KUL KISSASINDA ÖLDÜRÜLEN ÇOCUK

Hocam Selamlar,

Prof. Dr. İlhami Güler, bir yıl kadar önce yapmış olduğu bir konuşmada “Musa-Salih Kul” kıssasının bir bölümünde salih kulun, büyüdüğünde ana-babasına zulmedeceği endişesiyle (korkusuyla), bir çocuğu öldürmesini doğru bulmadığını, bunun izahının mümkün olmadığını belirtmiş. Şimdi bu konuşma sosyal medyada yeni gündeme gelmiş ve hocaya yönelik ağır suçlamalar yapılıyor.

İtiraf edeyim ki ayeti okuduğumda bana da garip gelmişti; daha meydana gelmemiş, gelecekte olabilir endişesi, korkusu(cümlenin bağlamından kesinlik olmadığı anlaşılıyor) ile henüz reşit bile olmayan bir çocuğun öldürülmesini anlayamamıştım. Daha sonra yıllar önce sinemalarda oynamış olan Minority Report(Azınlık Raporu) isimli film aklıma geldi. Filmin konusu ilgili ayetlerle bağlantılı idi.

Sizden ricam:

1)  Bu ayet nasıl yorumlanabilir?

2) Farklı yorumlar karşısında nasıl tavır alınmalı? "Bizim gibi" ya da "genel, kabul görmüş dışında" olan yorumlara bakış açısı ne olmalı? Saygılarımla...

 

Cevap: Musa Hızır kıssasında salih kul olarak nitelendirilen Hazır sıradan bir insan değil, ruhani bir varlıktır. Benim kanaatime göre misal âleminden görünen ruhanî bir varlıktır. Henüz rüşde ermemiş çocuğun öldürülmesi, kötülük için değil, fesadı önlemek için yapılmış bir iyiliktir. Ruhani varlık yani Hızır, o çocuktaki potansiyel şerri görmüş, bilmiş, bu fesadı önlemek için onu ortadan kaldırmıştır. Kangren olmak üzere olan bir uzvu keserler. Henüz kangren olmadığı halde organın kesilmesi, bütün vücudu mahvetmesini önlemek içindir. İşte o çocuğun öldürülmesi de tıpkı bunun gibi bütün aileye şer bulaştırmasını, kötülük etmesini önlemek içindir. Fıkıhta bir kural vardır: Hayr-i küllî için şerr-i cüz'î ihtiyar edilir. Yani kamunun menfaati için kimi hafif kötülük yapılır. Mikropların öldürülmesi de vücudun sağlığını korumak içindir. Daha mikrop yayılmadan şerrine başlamadan öldürülmesi maslahat gereğidir. Mikrop eyleme geçtikten sonra artık onu öldürmenin ne yararı var? Meşhur fıkradır, Nasrettin Hoca, su getirmek üzere göndereceği çocuğun eline verir, sonra bir tokat vurup çocuğu gönderir. Hocaya sorarlar: Niçin çocuğu dövdün diye. O da testiyi kırmaması için dövdüğünü söyler. İyi ama çocuk testiyi kırmadı ki. Testiyi kırmadığı halde niçin onu dövdün? Derler. Testiyi kırdıktan sonra artık dövmenin ne yararı var, der.

Kur'ân'ın anlattığı bu kıssa, ilk defa Kur'ân tarafından anlatılmış bir kıssa da değildir. Bu ve benzeri öyküler daha öncelerden de Kitap ehli arasında vardı. Söylenirdi. Kur'ân ibret için bunları anlatmıştır. Maksat, Allah'ın, bazı gizli bilgileri, bazı özel kullarına vermiş olduğudur. Kur’ân bize Allah’ın, bazı bilgileri bazı özel kullarına lütfettiğini anlatmaktadır. Kıt aklımızla kavrayamadığımız her şeyi reddedersek imanın bir değeri kalmaz. Kur’ârn’ın vahiy olduğuna inandıktan sonra artık onun anlattığı her şeye inanmamız gerekir. Allah’ın bazı gizemleri kimi kullarına verdiği, Cin Suresinin 26-27’nci âyetlerinde de belirtilmiştir: "26- Gaybı bilen O'dur. Gizli bilgisini kimseye göstermez. 27- Ancak râzı olduğu elçiye gösterir. Çünkü O, elçisinin önüne ve arkasına gözetleyiciler (koruyucular) koyar."

Bu âyetleri bir önceki yazımızda açıklamaya çalışmıştık.