Maddi ve manevi hayat dengesi *** Gizem’in cevabı
Salı, 04 Ekim 2011 12:41
Maddi ve manevi hayat dengesi 

Merhaba Hocam, size sormak istediğim o kadar çok soru var ki, hiç birini toparlayıp da soramıyorum. İnşaallah sormak istediğim birkaç soruyu size doğru bir şekilde anlatabilirim. Hocam ben inançlı bir insan olduğumu düşünüyorum. Yaşım 22. İmanın ve İslam'ın kurallarını biliyorum, inanıyorum fakat namaza bir türlü başlayamıyorum. Olmak istediğim insan figürünü kafamda oluşturamıyorum. Kendimi bazen çok eleştiriyorum, takıldığım nokta, sanırım insan maddi hayat ile manevi hayatı nasıl dengeli bir şekilde yaşar? Evliyaların hayatlarını okuyorum, okurken ne hissettiğimi kelimelere dökemiyorum. Her insanda öyle bir inanç kaynağı var mıdır? Ben onların özel insanlar olduğunu, Allah'ın onlara ibadet etme sevgisini daha yaratılış aşamasında verdiğini düşünüyorum. Tüm peygamber, evliyalar benim gibi içinde o kadar yüce bir inanç aşkının bulunmadığı insanlara örnek olmak için gönderildi belki. Belki de benim içimde o kadar yüce bir inanç yok demem bile yanlıştır, kendimi daha keşfedemeden böyle bir şey söylememeliyim. Hocam insan kendi yolunu nasıl bulur? İslâm'ın ve imanın şartlarını ben tam yerine getiremiyorum. Nasıl getirebilirim? Kendi yolumu bir gün bulacağıma inanıyorum. Hocam İnşaallah, bu mailimle canınızı sıkmam, size çok büyük saygı duyuyorum. Sevgi ve saygılarımla. Gizem G.

Cevap: Gizem Hanım her insanda Allah sevgisi, Allah'a yönelim vardır. Ancak bu potansiyel değeri ortaya çıkarmak için irade ve çaba gerekir. Bu da insanın seçimine, iradesine bağlıdır. Kul Hakk'a gitmeyi ister ve bu yolda ilerlemeğe karar verirse Allah kulunu yardımsız ve cevapsız bırakmaz. Ra'd Suresinde "Allah, kendisine yöneleni kendisine iletir!” buyrulmaktadır. Kul Allah'ı severse Allah kulu sevmez mi? İnsanın ruhunun yücelmesi, Hak sevgisine bağlıdır. İnsan çeşitli varlıkları sever. Ama bunların hepsi geçicidir. Para da işe yaramaz, mevki de, sevilen fizik varlıklar hep geçicidir. Kalıcı olan sevgi, sevilenleri yaratan Allah sevgisidir.

İnsan, coşkulu sevgi, yani ‘aşk yoluyla varlığının kaynağı olan Allah’a ulaşır. Hemen bütün İslâm mutasavvıflarınca kabul edildiği ve temeli Cüneyd’in, Risalelerinde açıkladığı Mîsâk tezine dayanan görüşe göre, Allah’ın düşüncesi olarak ezelde var olan insan, şu somut evrende somut bireyler olarak yaratılınca, zerre halindeki varlık (ruh) tanrısal kaynaktan uzak kaldı, ayrılık içine düştü, o tasasız hali özler oldu. Çünkü Hz. Mevlânâ’nın deyişiyle aslından uzak kalan her varlık aslına kavuşmanın özlemini çeker.

İnsanı, Yaratan ile bütünleştirecek olan araç, sevginin son sınırı olan aşktır. Tanrı her varlıkta görünmekle beraber en güzel biçimde insanda görünmüştür. Bundan dolayı “Kendini bilen Rabbini bilmiş olur”. Çünkü sevgi kendini başkasında, başkasını kendinde bulmaktır. Sevginin ileri düzeyinde insan, varlıkları ayrı ayrı değil, Bir görür. Daha doğrusu yaratıkları kaybeder, sadece Yaratan’ı görür.

Sevginin olmadığı yerde, öfke, kırgınlık, çözülme ve birbirinden kopukluk gibi olumsuz durumlar ortaya çıkar. Sevginin değerini yalnız seven bilir, sevmek de bir bilgelik, bir olgunluk işidir. Yeterince aydınlanmamış, Tanrı ışığından yoksun kalmış bir gönülde sevginin yeri yoktur. Bütün varlık türlerini birbirine bağlayan, onları tanrısal evrene yönelten sevgidir. Sevgi bir çıkar aracı olmadığından seven karşılık beklemez. Dost kişi, gerçek seven kimsedir (âşık). Dost başka bir anlamda da Tanrı'dır, kişinin gönlünde ışıyan özdür. İlâhî aşk ile beslenen ruh, yücelir, asıl diriliğe ve dirliğe ulaşır. Yunus der ki:

Ko ölmek endîşesin ‘âşık ölmez bâkîdür

Ölmek senün nen ola çün cânın İlâhîdür

(Ölüm endişesini bir yana bırak. Sen âşıksın, âşık ölmez. Senin canın İlâhîdir, ruh ölmez ki.)

Ölümden ne korkarsun korkma ebedî varsun

Çünkim işe yararsun bu söz fâsid da‘vâdur

(Ölümden niçin korkuyorsun, korkma, sen sürekli varsın. Ebedî var olduktan sonra ölümden korkmak saçma bir savdır.)

Nazar kıl bu gevhere ya bu bir gizlü nura

Nûr kaçan yavu vara çün Hak nazargâhıdır

(Bu cevhere yahut bu gizli ışığa bak. Bu ışık Hakk’ın bakışından oluşmaktadır. Bu ışığı izle, kaybetmemeğe çalış )

Sen irade göster, çaba harca, Cenabı Hak seni yalnız bırakmaz. Kul Allah'a yürüyerek gitse, Allah ona koşarak gelir. Sevgilerimle.

 

Gizem’in cevabı

Hocam, Mailinizi gördüğümde inanamadım, baktım okuyamadım. Benim hayal ettiğim cevabın o kadar üzerinde bir cevap yazmışsınız ki.. Ben mailimi dahi okuyamayacağınızı düşünmüştüm, onca gelen soru arasında benimkini de cevapladığınız için nasıl teşekkür etsem bilmiyorum, teşekkür yeterli değil, Allah'a şükrettim, daha önce hiç böyle şükretmemiştim doğrusunu söylemek gerekirse. Ben daha önce hiç böyle hissetmemiştim. Hocam, size Allah razı olsun demenin ötesinde ''bu cümlenin ötesinde bir söz yok belki de'' bir söz söylemek istiyorum, bulamıyorum ama eminim siz beni, benim gibi nicelerini anlıyorsunuz.

Hocam, tek başıma içimdeki potansiyeli çıkarabilir miyim? Kendi durumumu inanın ki abartmak istemiyorum, belki abartılacak bir hal değil, esas sorunum ben bu halle nasıl yaşarım? Bu halim yarına geçecek belki, ama başka bir zaman beni başka bir türlü yine bulacak. Nasıl yaşamalıyım ben? İnsan sanki bir şeyleri unutunca daha iyi yaşıyor, unutmaktan kastım asla Allah'ı unutmak değil ama ibadetin sonu yok, Allah aşkının sonu yok.

Hocam, sizi gerçekten hocam olarak görüyorum. Cevabınızdan aldığım sevgi ve cesaret ile size tekrar yazdım. Sizin veya sizin göstereceğiniz bir kaynak sayesinde daha emin adımlarla yürüyeceğime inanıyorum, çünkü şu anda hissettiğim belki doğru bir yolda yürüyorum, yürüyorum ama yoruluyorum bazen koşuyorum bazen durmak istiyorum. Cevabınızla beni çok mutlu ettiniz Hocam, Sevgi ve Saygılarımla. Gizem G.

Cevap: Gizem, eğer imkânın elverirse "Görünmez Âlemin İzleri" adlı eserimi okuyun. İnancınızın güçlenmesine, maneviyata yönlenmenize yardım eder. Sevgi ve başarı dileklerimle.

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş