KİŞİ BAŞKASINA AİT OLAN BİR MALI, BİR BAŞKASINA HİBE EDEMEZ
Salı, 08 Aralık 2015 00:00

KİŞİ BAŞKASINA AİT OLAN BİR MALI, BİR BAŞKASINA HİBE EDEMEZ

Hocam selamünaleyküm. Bir süredir başımda bir sorun var çözemediğim, yardımcı olursanız beni çok rahatlatmış olursunuz.

Abim var İngiltere'de 6 yıllık evli. Bu arada 3 çocuk oldu. Evlenirken mehir felan verilmedi. Yengem evde çocuklara bakıyor geçimi abim sağlıyor. Abim evli iken İstanbul'dan bir daire aldı ve ben onu üstüme yaptım. Normalde yengemin üzerine yapacaktık ama yapamadık bir şekilde. Sonra abimin yanında yengeme söz verdim merak etme bu ev senin ve sen ne dersen ben onu yaparım bu evle ilgili diye.

Evi aldıktan 3 ay sonra yengem abimi evden kovdu. Abim de ayrılacam ben bunla yapamıyorum diyor. Bu ayrılıkta kimin haklı kimin haksız olduğunu bilmiyorum.

Yengem bana telefon açtı ve evi kendi üzerine yapmamı istedi. Abim de evi onun üzerine yapma her şey yarı yarıya; o nedenle evi sat ve yarı parasını ver yengene istiyorsan dedi.

Şimdi sorun da burada başlıyor hocam. Ben başta yengeme verdiğim sözü tutmak adına evi onun üzerine mi yapmalıyım yoksa abimin dediğini mi yapmalıyım?

Diyelim ki abimin dediğini yaptım. Bundan dolayı ben sorumlu olur muyum yengeme verdiğim sözü tutmadığım için.

Beni bu müşkül durumdan kurtaracak bir cevap verirseniz çok sevinirim hocam.

Şimdiden Allah razı olsun.

Cevap: Kardeşim kişi kendisine ait olmayan malda tasarruf hakkına sahip değildir. Sen ağabeyine ait olan bir evi, yengene vermeyi va'dediyorsun. Ev senin değil ki. Senin olsaydı o zaman verdiğin sözü tutman gerekirdi. Ama ev senin değil, ağabeyinin parasıyla alınmış bir daire. Mal ağabeyinin. Sen sadece bir emanetçisin. Ağabeyin ne diyorsa öyle yapman gerekir. Yengene verdiğin sözün de bir değeri yoktur. İstersen Galata kulesini yengene vermeye söz ver. Ne değeri var bu sözün? Bakın şu hadislerde sorunuzun cevabı vardır:

Ebu Dâvûd'un rivayeti: "Âdemoğlunun, malik olmadığı bir şeyi, yahut Allah'a isyanı veya akraba ile münasebeti kesmeyi adaması, yahut bunlar için yemin etmesi olmaz. Kim bir yemin eder de onun aksini daha hayırlı görürse yeminini bıraksın, hayırlı olanı yapsın. Zira onu terk etmesi, yemininin keffaretidir. ''

Müslim’de bulunan benzeri bir hadîs de şöyledir:

Hz. Peygamber (s.a.v.): "Allah'a isyan için yapılan adak, yerine getirilmez, kul, sahib olmadığı bir şeyi adayamaz. " demiştir.

Bu hadisin söyleniş sebebi şudur: Ensardan bir kadın, Adbâ adlı deve ile tutsak düşmüştü. Bu deve, Beytülmale (devlete) âit idi. Kadın, bir gece bağını çözüp, kendisini esir edenlere ait develerin yanına vardı. Fakat hangi deveye yaklaşsa deve bağırıyordu. Develerin arasında bulunan Adbâ'ya geldi, uysal olan Adbâ'ya bindi ve sürdü. Durumu fark eden adamlar, kadının peşine düştüler. Kadın, Allah kendisini bu durumdan kurtardığı takdirde Adbâ'yı kurban edeceğini söyledi. Deve kendisini kaçırıp Medine'ye getirdi. Deveyi kesecekti, fakat halk: "Bu, Allah'ın Resulünün devesidir" dediler. Hz. Peygamber'e durumu arz ettiler. Hz. Peygamber: "Subhanellâh dedi, ne kötü karşılık vermiş. Allah kendisini kurtardığı takdirde deveyi keseceğini adamış. Günah hususunda ve insanın sahib olmadığı şey hususunda adak olmaz."