İslam ve faiz *** Allah’a şirk koşmanın affı mümkün değil mi?
Cuma, 29 Temmuz 2011 18:51

Ä°slam ve faiz

Sayın Hocam, ben eski bir iktisat bölümü öğretim üyesiyim. Bir müddettir iktisat bilimi çerçevesinde faiz konusuyla ilgilenip, araştırma yapıyor ve yazı yazıyorum. Bu konudaki çalışmalarımı kendime ait sitemde görebilirsiniz.

Kur’ân'da faiz ve faizle ilgili İslami yorumlar özel olarak ilgimi çekiyordu. Birkaç hafta önce "İslam ve Faiz" başlıklı bir çalışmamı tamamladım ve okunması için siteme koydum.

Sitemdeki faiz ile ilgili yazımda belirttiğim görüşlerin "bazı din bilginlerinin" görüşlerine-yorumlarına uymadığının farkındayım. Kendime ait olan görüşler ve yorum­ların "mutlak doğrular" olduklarını iddia etmiyorum. Ancak, hatalarım veya eksiklerim varsa bunların bana gösterilmesi gerekir ki ben de yazımda düzeltmeler yapabileyim.

Size yazmamın nedeni "eleştirisel görüşlere" ihtiyacım olması. Çünkü İslâm' da faiz konusu çok önemli. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunun iyi tartışılması gerekir.

Eğer faiz ile ilgili bazı görüşlerim hatalıysa, bunları düzeltmek isterim ki başkaları yazımı okuyup, yanlış sonuçlara varmasın.

Değerli zamanınızın bir bölümünü ayırır ve yazımı okuyup, görüşlerinizi-yorum­larınızı paylaşırsanız çok memnun olacağım. Sizden bir eleştirisel görüş-yorum gelmezse faiz konusunda yazdıklarımın sizin açınızdan yanlış olmadığı kanaatine varacağım.

Esirgemeyeceğinizi umduğum ilginiz için şimdiden teşekkürlerimi arz ederim. Prof. Dr. Hasan Gürak

Cevap: Sayın Prof. Hasan Gürak, makalenizi şöyle bir gözden geçirdim. Anladığım kadarıyla düşüncenizi Diyanet İlmihaliyle Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisine dayan­dırmışsınız. Elbette İslâm'da en önemli bir mesele olan faiz konusunu, sadece hemen aynı kişilerin yazdığı bu iki esere dayandırmak sağlıklı bir sonuca götürmez. Bu konuda İslâm âleminde çeşitli iktisatçıların görüşleri de vardır. Bunlar için iyi Arapça ve İngilizce bilmek gerekir.

Mesele Kur'ân açısından ele alınırsa faizin yasaklanmasındaki hikmet açıkça an­laşılır. Asıl sebep yoksulu ezmeyi, sömürmeyi önlemektir. Yasaklanan faiz, kat kat faiz­dir ki buna Tefe deriz. Tefecilik haramdır. Yani adam hiç çalışmadan, çaba harcamadan parasını kısa vadelerle faize verip iki üç ay içinde parasını katlama gayretinde olur. Ödünç verdiği yoksul, üç beş ay sonra hiçbir kâr elde edemez, daha da yoksul hale düşer. Yani bu işlemde bir taraf soyar, öbür taraf soyulur.

Ama karşılıklı yararın söz konusu olduğu durumlarda alınan fazlalığın haram riba olduğu kanısında değilim. Zaten enflasyon oranındaki fazlalığın riba olmadığını 1977 yılında verdiğim tebliğde belirtmiştim. Aksi takdirde ödünç veren kimse zarara uğrar. Oysa hadiste "İslam'da zarar verme ve zarar görme yoktur" buyurulmaktadır.

Bugün araba kredisi, konut kredisi işlemlerinde alınan banka faizlerinin Kur'ân'da yasaklanan riba kategorisine girdiği kanısında değilim. Zira burada karşılıklı yarar söz konusudur. Bir memur maaşıyla 200-350 bin liralık daire alamaz. Ama bankadan sağladığı kredi ile evini alır, enflasyonun biraz üstünde bir fazlalıkla aldığını taksit taksit öder. Başka türlü bu adamın ev sahibi olması mümkün değildir.

Beri taraftan bir kurum olan banka da memurlar çalıştırmaktadır. Elbette onun da verdiği kredilerden faiz alması gerekir ki kurum devam edebilsin. Olayda hem alıcı, hem de verici karşılıklı yarar sağlamaktadır. Ben bu işlemin İslâm'da yasaklandığı kanaatinde değilim. Çünkü öyle olsa mali sistem, ekonomi duraklar. Hiçbir iş yapılamaz.

İslâm'da mudârabe şirketi denilen kurum da aslında karşılıklı yarara dayalıdır. Birinin parası vardır, çalıştırma imkânı yoktur, öbürünün çalışma gücü var ama parası yoktur. Bu ikisi güçlerini (para artı güç) birleştirince iş yapılır, üretim olur.

Kaldı ki o aktardığınız fetvalar, daha çok finans kurumlarını teşvik eder niteliktedir. Olaya o kurumları geliştirme ve kollama açısından bakılmaktadır. Ama ileri sürülen argümanların Kur'ân'la örtüştüğü söylenemez. Hadislere gelince birbirini tutmaz dünya kadar söz Hz. Peygamber'e yakıştırılmıştır.

Asıl din Kur'ân'ın İslâmıdır. Bir uygulamada ki kamunun yararı vardır, örf dediğimiz teamül bunu benimsemiştir, artık onu haram saymak yanlıştır. Ama bir uygulama ki kamu zararınadır. Üretime katkı sağlamamakta, sadece bir iki kişinin şişmesine hizmet etmektedir. İşte o işlem yanlıştır, haramdır. Sözümüzü yine ünlü hadisle bitirelim: "La darara vala dırâre fil-İslâm: İslam’da zarar verme de yok, zarar görme de yoktur!" Selâm ve sevgilerle.

 

Prof. Hasan Gürak’ın cevabı:

Sayın Hocam, ilginiz ve aydınlatıcı yanıtınız için çok teşekkür ederim.

Kısa yazışmalarımızdan anladığıma göre faize bakış açımızda epey benzerlikler var gibi. Tabii ben faizi "iktisatçı" gözüyle incelediğim için ifadelerimizde farklar olması doğal.

Benzerliğe bir örnek vermek istiyorum. Örneğin siz; "araba kredisi, konut kredisi işlemlerinde alınan banka faizlerinin Kur'ân'da yasaklanan riba kategorisine girdiği kanısında değilim." diye yazmışsınız.

Ayrıntıya girmeden ve çok kısa olarak açıklayacak olursam, bence, bir iktisatçı olarak, bankanın net gelirine "faiz" yerine "kar" demek daha doğru gibi geliyor. Çünkü bir banka;

1- hem emekçi istihdam ederek emek harcamaktadır;

2- hem de az veya çok "risk" üstlenmektedir.

Bankalar, otel veya tüccar gibi "hizmet" üreten birimlerdir. Dolayısıyla bankanın net gelirini "faiz" yerine "kar" olarak tanımlamak daha doğru olur, diye düşünüyorum.

Size tekrar çok teşekkürlerimi arz eder, saygılarımı sunarım. Hasan Gürak

 

Allah’a şirk koşmanın affı mümkün değil mi?

Saygıdeğer hocam, Allaha şirk koşmanın affı olmadığını bazı hocalardan duyuyorum. Duyulan pişmanlık duygusu ve tövbe ile bu büyük günah bağışlanamaz mı? Yardımcı olursanız çok mutlu olurum. Vereceğiniz cevaba şimdiden teşekkür ederim. Reyhane

Cevap: Yüce Allah, şirk koşmakta olan kimsenin günahını bağışlamaz. Ama şirkten dönen, tevbe eden insanları bağışlar. Nitekim Peygamber sahabilerinin hemen hepsi vaktiyle müşrik idi yani şirk içinde idiler. Ama şirki bırakıp İslâm'a dönmekle Allah'ın affına uğradılar ve en yüksek manevi mertebeye erdiler. Peki, ama Allah şirkten döneni affettiğine göre diğer günahlarla şirk arasında ne fark var? Fark şu: Allah tevbe etmedikçe şirk koşanın günahını bağışlamaz. Ama diğer günahları isterse tevbesiz de bağışlar. Çünkü Allah'ın bağışlaması şarta bağlı değil, Allah'ın iradesine, dilemesine bağlıdır. Yalnız Cenabı Allah şirkin affını tevbe şartına bağlamıştır.

 


 

 

   Copyright @ Süleyman AteÅŸ