ŞEHİTLİK KOLAY DEĞİL*** İBADETİN DERECESİ
Çarşamba, 19 Şubat 2014 00:00

ŞEHİTLİK KOLAY DEĞİL*

Soru: İslâmi yazılarla donatılmış “Erkam” adlı takvimin bir yaprağında şehitlerle ilgili bazı hadis-i şerifler var. Aynen aktarıyorum: “Malını müdafada katlolunan şehiddir, ırz ve namusunu müdafa ederken öldürülen şehiddir, kim cuma günü vefat ederse şehiddir, kim hayvanından düşüp ölürse şehiddir, suda boğulan, ateşte yanan, gurbette garip olarak ölen, zehirli hayvan sokan, karın ağrısından ölen, bina yıkılıp ölen, damdan düşerek boynu kırılıp ölen, üzerine büyük taş düşüp ölen de şehiddir, din kardeşini korurken ölen de, masum komşusunu korurken ölen de şehiddir. Şehidin borçtan başka bütün günahları mağfiret olunur (Müslim). Bazı alimlerse denizde boğularak ölenin, kul borcunun dahi kefaret olacağını ileri sürmüşlerdir. Şehidin, ehl-i beytinden 70 kişiye şefaati kabul edilir (Ebu Davut, Tirmizi). Kıyamet günü 3 sınıf şefaat addecek: Peygamberler, sonra alimler, sonra şehitler...” Bunlar bana garip geldi. Aydınlatır mısınız?...

Cevap: Bu tür uydurma rivayetlerle din olmaz. Bazı hastalıklardan ve haksız saldırıya uğrayıp hayatını kaybedenlerin şehit sevabı alacağı doğrudur ama şehidin 70 kişiye şefaat edeceği safsatadır. Bunlar uydurmadır. Ahiret, iltimas yatağı değildir. Kayırma yeri hiç değildir. Ayrıca bu kişiler şehit olmaz. Şehitlik öyle kolay şey değildir. İslâm’a göre yaşayan kişi haksız saldırıyla veya kanserden veya bir kazaya kurban giderse şehit sevabı alır. Yoksa Kur’an’a göre şehit, Allah yolunda yapılan savaşta hayatını kaybeden kişidir. Asıl şehit ise gerçeğin tanığı olan büyük din bilginleri, evliyaullahtır (Allah dostları).

 


 

İBADETİN DERECESİ*

Soru: Kişinin yapmış olduğu ibadetin, yaşadığı zamana ve yere göre derecesi artar mı? Mesela şehirde yapılan ibadet köydekinden daha üstün olabilir mi?...

Cevap: İbadetin derecesi mekândan değil, kalitesinden kaynaklanır. Köy, kent, kasaba, dere, tepe hiç fark etmez. Nerede olursa olsun huzur ve sevgiyle yapılan ibadet üstündür, makbuldür. Huzursuz, sevgisiz yapılan ibadet ise sadece şekildir. Kur’ân’da, “Ancak Allah’ın zikriyle kalpler mutmain olur” buyurulmaktadır. Zikir, Allah’ı içinden sevgiyle anımsamaktır. İşte ibadet budur. Yoksa nerede yapılırsa yapılsın huzursuz ibadetin hiçbir değeri yoktur.

 

*yazı arşivden alınmıştır