YAHUDİ VE HIRİSTİYANLARI DOST EDİNME SORUNU
Çarşamba, 05 Şubat 2014 00:00

YAHUDİ VE HIRİSTİYANLARI DOST EDİNME SORUNU

Selâmünaleyküm hocam, Hz. Kur’ân’ın Maide Suresinin meali, acaba ne zaman düzeltilecek? Hz. Kur’ân’da "ey iman edenler! Siz Hıristiyanların ve Yahudilerin evliyalarını evliya edinmeyin" demiyor mu Hz. Allah? Peki, hala neden herkes Hıristiyanları ve Yahudileri dost edinmeyin veya veli edinmeyin diye çeviriyor? Orada evliya yazıyor. Evliyanın karşılığı dost veya evliya mıdır? Hayır. Erbilli Esad Efendi hazretleri evliya değil miydi? Yoksa dost muydu? Acaba hangisi gerçek manasını veriyor? Sizi gerçekten seviyoruz ve ümmeti Muhammedi aydınlatmanızı istiyoruz

Cevap: Kur'ân hakkında konuşurken önce Allah'tan korkmak gerekir. Siz Arapça bilmediğiniz halde neden böyle fütursuzca mana vermeğe kalkıyorsunuz? Sözünü ettiğiniz âyette Yahudilerin ve Hıristiyanların evliyalarını evliya edinmeyin denilmiyor. Bir kere Arapçada evliya, velî kelimesinin çoğuludur. Evliya, velîler demektir. Velînin anlamı da koruyucu dost demektir. Mesela siz çocuğunuzun velîsisiniz. Âyetin manası aynen şöyledir: “Ey inananlar, Yahudileri ve Hıristiyanları kendinize velîler (koruyucu dostlar) edinmeyiniz. Onlar birbirlerinin velîleridir. (Onlar sizi değil, kendi kendilerini korurlar. Sizi değil, kendilerini dost tutarlar. Onun için onları kendinize hami yapmayın.) Kim onları kendine velî (koruyucu dost) tutar (onların peşinden giderse) o onlardandır. Allah, zalim topluluğu doğru yola iletmez.”

Eğer sizin sandığınız gibi âyetin anlamı: “Siz Hıristiyanların ve Yahudilerin evliyalarını evliya edinmeyin" olsaydı, âyetin metninin: “Ya Eyyuhallezîne âmenû lâ tettehizû evliyâ’el-Yahûdi va’n-Nasârâ evliyâ’e” olması gerekirdi. Ama böyle değil âyet. Kaldı ki yüce Allah, neden Yahudilerin ve Hıristiyanların evliyasını evliya edinmeyi yasaklasın? Tam tersine, bizden önceki din peygamberlerine ve velîlerine inanmamız, onlara saygı göstermemiz, onların yoluna uymamız emredilmiş, Peygamber Aleyhisselâma: “İşte onlar, Allah’ın doğru yola ilettiği kimselerdir. Onların yoluna uy, onların izinde git!” diye emredilmiştir. Âyetleri çarpıtmak çok büyük günahtır.

Âyetin kastı bütün Yahudi ve Hıristiyanları dışlamak değil, fakat onlara gönülden teslim olmamak, daima ihtiyat payı bırakmaktır. İşte Türkiye Cumhuriyeti 50 yıldan fazla bir zamandan beri Avrupa Birliğine girmek için kuyrukta sıra beklemektedir. AB, bahanelerle bizi kabul etmiyor. Ama 10-15 yıl önce Demirperde ağından demokrasiye geçen birçok sosyalist Hıristiyan ülkeyi Birliğe aldılar. İşte birkaç yıl önce AB’ye başvuran Hırvatistan da AB'nin 27. üyesi oldu. Ama 1963'te Birliğe başvuran Müslüman Türkiye hala kuyrukta bekletilmektedir. Bu, onların, Müslüman ülkelere karşı tutumlarını göstermiyor mu? Âyet siyasette ihtiyatlı olmayı öğütlemektedir. Yoksa din olarak Yahudi ve Hıristiyanı veya Allah'a inananları dışlamayı emretmemektedir. Çünkü Kur'ân insanları tevhîd çizgisinde birleşmeğe çağırır: "De ki: ‘Ey Kitap ehli, bizim ve sizin aranızda eşit olan bir kelimeye gelin: Yalnız Allah’a tapalım. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; birbirimizi Allah’tan başka tanrılar edinmeyelim’.” (Âl-i İmran: 64)