ALTIN HESABI AÇTIRMAK ALTIN ALMAK VE SATMAK CAİZ Mİ? (2)
Salı, 26 Kasım 2013 00:00

ALTIN HESABI AÇTIRMAK ALTIN ALMAK VE SATMAK CAİZ Mİ? (2)

(...dünden devam)

Âyetler yanında bazı hadislerle de ribâ yasaklanmıştır: Ubâde ibn es-Sâmit yoluyla gelen bir hadîste altı şeyin birbiriyle değiştirilmesinde, bir tarafın alacağı fazlalığın harâm olduğu belirtilmiştir: “Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğday ile, arpa arpa ile, hurma hurma ile, tuz tuz ile birbirine tam denk, eşit ve peşin olarak satılır. Bu sınıflar birbirinden farklı olursa alış veriş peşin olduğu takdirde dilediğiniz gibi satınız.” (Müslim, Müsâkat: b. 15; Tirmizî, Buyû‘: 23)

Çeşitli hadîslerin ifadesine göre bu sayılan malların kaliteleri değişik de olsa aynı cinsten şeylerin birbiriyle değiştirilmesinde fazlalık ribâdır.

Benzeri birkaç hadîs, aynı türden iki mal arasında kalite farkı da olsa, bunların birbiriyle değiştirilmesinde fazlalığın ribâ olduğunu söylüyor. Fakat Abdullah ibn Abbâs, peşin olunca aynı cinsten iki malın değiştirilmesinde fazlalığın ribâ olmayacağı kanısındadır. Ona göre ribâ, ancak veresiye değiştirmelerde olur. Ebû Sâlih şöyle diyor: “Ebû Sa‘îd el-Hudrî’nin, ‘dînâr dînârla, dirhem dirhemle ancak misli misline değiştirilebilir. Fazla alan veya veren ribâ yapar,’ dediğini işittim. Kendisine, Abdullah ibn Abbâs’ın, aksi kanâatte olduğunu söyledim. Bana dedi ki:

– İbn Abbâs’ı gördüm, bu söylediğini, Allah’ın Elçisi’nden mi işittin, yoksa Allah’ın Kitâbında mı gördün? dedim.

– Allah’ın Elçisi’nden işitmedim, Allah’ın Kitâbında da görmedim. Ancak bana Üsâme ibn Zeyd, Peygamber(s.a.v.)’in, ‘Ribâ ancak veresiye verilen şeylerde olur’ buyurduğunu söyledi, dedi.” (Müslim, Müsâkat: b. 18)

Dârimî’nin çıkarımına göre de Üsâme ibn Zeyd, Abdullah ibn Abbâs’a, Hz. Peygamber’in: “Ribâ, ancak borçtadır” dediğini anlatmıştır (Dârimî, Buyû‘: 42).

İşte bu hadîse dayanan Abdullah ibn Abbâs, aynı cinsten iki şeyin peşin değiştirilmesinde alınacak fazlanın ribâ olmayacağı görüşünü benimsemiştir. Zira bir şeyi kendi cinsiyle değiştirmek, yaygın bir işlem değildir. Çıkarı olmadıkça kimse böyle bir şey yapmaz. Ancak iki şeyden birinde, ötekine göre kalite farkı veya daha fazla yarar bulunduğu takdirde değiştirme işlemi yapılır ki o zaman da Abdullah ibn Abbâs’ın daha isabetli düşündüğü anlaşılır. Kur’ân’ın amacı, faizle borç vermenin, tefeciliğin önüne geçmektir. Kalite farkından dolayı aynı cinsten şeylerin (meselâ aynı marka ve model iki otomobilin) değiştirilmesinde fazlalık olması doğaldır. Meselâ on gram külçe altınla on gram işlenmiş yüzük aynı cins ve miktardadır ama değerleri aynı değildir. İşlenmiş yüzükte kuyumcunun emeği vardır.

Farklı türden iki şeyi peşin olmak kaydıyla fazla ile değiştirmek helâldir, biri veresiye olursa harâm olur. Bir kile buğday karşılığında peşin olarak iki kile arpa alınabilir. Ama bir kile buğday verip bir ay veya bir yıl sonra iki kile arpa almak harâm olmaktadır. Abdu’r-Rahmân ibn Ebî Bekre’nin, babasından anlattığına göre Hz. Peygamber (s.a.v.), kendilerine, gümüşü altınla, altını gümüşle diledikleri gibi satın alabileceklerini, ancak bu alışverişin peşin olması gerektiğini söylemiştir (Müslim, Müsâkat: b. 17).

Hz. Ömer de altının para ile ancak peşin olarak değiştirileceğine kani‘dir. Mâlik ibn Evs, Hz. Ömer’in huzurunda parasını bozdurmak istemiş. Orada bulunanlardan Talha ibn Ubeydullah:

– Şimdi altınını ver, sonra gel, paranı al, demiş. Hz. Ömer:

– Hayır, ya şimdi parasını ver veya altını iâde et. Çünkü Peygamber (s.a.v.), paranın altınla, buğdayın buğday ile, arpanın arpa ile, hurmanın hurma ile ancak peşin değiştirileceğini, veresiye olursa ribâ olacağını söyledi, demiştir (Müslim, Müsâkat: b. 15; Tirmizî, Buyû‘: 24). Dârimî’nin Abdullah ibn Ömer’den aldığı rivâyete göre Hz. Peygamber, peşin alışverişte dirhem yerine dinar, dinar yerine dirhem alınmasına müsâade etmiş (Dârimî, Buyû‘: 43). Buhârî’nin rivâyetine göre de altını veresiye olarak para ile satmaktan men‘etmiştir ‘Buhârî, Buyû‘: 80; Müslim, Müsâkat: h. 87; Nesâ’î, Buyû‘: 49).

Ancak rivayetlerde anlatılan bu ayrıntılar Kur'ân'da yoktur. Kur'ân'ın amacı fukaranın sömürülmesini önlemektir, yoksa ekono­miyi duraksatmak, ekonomik gelişmeyi engellemek değildir.

***