PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.) DİĞER PEYGAMBERLERDEN ÜSTÜN MÜ? (3)
Cuma, 22 Kasım 2013 00:00

 

ÖNEMLİ BİR DUYURUMUZ:

 


Birçok okurumuz kitaplarımın nasıl temin edileceğini soruyorlar. Onlara kolaylık için web sitemizde bir bölüm oluşturuldu. Merak edenler veya kitaplarıma ulaşmak isteyenler,

 

"Yeni Ufuklar Neşriyat”

 

Tlf. 0216 492 66 13 den

 

sipariş verebilecekleri gibi daha kolay bir yolla da yayınlarımızı temin edebilirler. Web sitemizdeki

 

"Online alışveriş"

 

kısmını tıklayarak, pdf formatlı mevcut kitaplardan, istedikleri kitabı, 2-4 lira gibi çok basit bir ücretle indirebilirler. Allah herkese gönül huzuru ve nuru versin.

 

 


 

PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.) DİĞER PEYGAMBERLERDEN ÜSTÜN MÜ? (3)

(...dünden devam)

Zira o: "Ben Meryem oğlu İsâ'ya, dünyada da, âhirette de insanların en yakınıyım. Peygamberler baba bir kardeşlerdir, anneleri ayrıdır. Dinleri birdir.'' (Buhârî, Enbiyâ, 48) ''Siz beni, Hıristiyanların, Meryem oğlu İsâ'yı abartılı övmeleri gibi abartarak övmeyin. Sadece 'Allah'ın kulu ve Elçisi' deyin." (Buhârî, Enbiyâ' b. 48; İbn Hişâm, 2/658)

Bütün bunlar, Hz. Muhammed (s.a.v.)in, kendisini öteki peygamberlerden üstün görmediğini kanıtlar. Hattâ kendisi Medine'ye geldiği zaman Yahudilerin, Âşûrâ günü oruç tuttuklarını görmüş, neden böyle yaptıklarını sormuş, onlar da Allah'ın, Mûsâ'yı ve kavmini Fir'avn'ın ve kavminin zulmünden kurtarıp düşmanlarını boğduğu gün olduğu için o gün oruç tuttuklarını söylemişler. Peygamber (s.a.v.): "Ben Mûsâ 'ya sizden daha yakınım" deyip kendisi de o gün oruç tutmuş ve ashâbına da o gün oruç tutmalarını emretmiştir (Buhârî, Sıyâm, Savmu Âşûrâ', h. 111, 3/96) .

Özellikle şu olay, Hz. Peygamber'in tevâzuunu ve âhirete ilişkin gaybi bilmediğini açıkça göstermektedir: "Osmân ibn Maz'ûn ölünce bir kadın (veya Osman'ın karısı): 'Cennet sana kutlu olsun ey Maz'ûn oğlu!' demiş. Allah'ın Elçisi ona kızgın bakarak: 'Nereden biliyorsun (onun cennete gideceğini)?' demiş. Kadın: 'Ey Allah'ın Elçisi, senin süvârin ve arkadaşındır.' demiş. Allah'ın Elçisi (s.a.v.): 'Vallahi ben Allah'ın Elçisiyim, buna rağmen bana (bir rivayete göre bana ve ona) ne yapılacağını bilmem!' buyurmuş. Bunun üzerine halk, 'Osman'ın hâline acımışlar.'' (İbn Hanbel, Müsned, 1/237, 335) Buhârî'nin rivayetine göre bu kadın, Mekke'den hicret etmiş olan 'Osmân ibn Maz'ûn'u evlerinde barındırmış olan Ümmü'l-'Alâ' adlı bir Ensâr hanımıdır. Osmân'ın ölümü üzerine: "Allah sana rahmet etsin, ey Ebâ's-Sâ'ib, ben tanıklık ederim ki Allah sana ikrâm etti!" demiş. Bunun üzerine Peygamber Aleyhisselâm: "Allah'ın ona ikram ettiğini nereden biliyorsun?" diye sormuş, kadın da: "Babam sana fedâ olsun ey Allah'ın Elçisi, öyle ise Allah kime ikrâm edecek?" demiş. Allah'ın Elçisi: "Ona yakın (ölüm ile birlikte gerçek âlem) gelmiştir. Vallahi ben ona hayır umarım, vallâhi ben Allah'ın Elçisiyim ama bana ne yapılacağını bilmem.'' buyurmuş. Bunun üzerine Ümmü'l-'Alâ': "Artık bundan böyle asla birini temize çıkarmam, övmem" demiştir (Buhârî, Cenâ'iz: 3, Ta bîr: 13, 2/158) . Hz. Peygamber'in bu sözü, "De ki: 'Ben türedi bir peygamber değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben ancak bana vahyolunana uyuyorum'." (Ahkaf Sûresi: 9) meâlindeki âyete uygundur. Şimdi o, ne kendisine, ne de zâhid sahâbîlerinden Osman ibn Maz'ûn'a ne yapılacağını bilmediğini söylediğine göre başkalarına da ne yapılacağını bilmez. Onun bildikleri, kendisine vahyedilenlerdir. Onun, peygamberlerin kendi bayrağı altında toplanacaklarına, bütün insanların efendisi olduğuna dair Kur'ân'ı Kerîm'de hiçbir âyet ve işaret yoktur. Gerçeği Allah bilir.

***