ÖNGÖRÜ İLE ZAN ARASINDAKİ FARK NEDİR? *** CÜNEYDİ BAĞDADİ...
Salı, 29 Ekim 2013 00:00

ÖNGÖRÜ İLE ZAN ARASINDAKİ FARK NEDİR?

Hocam, kısa bir sorum olacak. 'Öngörü' ile 'zanna uymak' arasında nasıl bir ince çizgi vardır? Zanna uyma yani önyargı hatasına düşmeden nasıl öngörüde bulunabiliriz? Cevabınız için çok teşekkürler. Sağlık sıhhat afiyet dilerim...

Cevap: Sizin öngörü dediğiniz şey tahmindir. İnsan herhangi bir şeyin olacağı veya olmayacağı hakkında veya iyi yahut kötü olduğu hakkında tahminde bulunabilir. Bazı insanların öngörüsü güçlüdür. Ama bu, kesin bilgi değildir. Tahminde hata da olabilir, isabet de olabilir. İsabet olursa tahmini yapan kimse kârlı çıkar. Ama tahminde yanılırsa tahmininden ötürü kınanmaz.

Zan da tahmin kavramı içine girebilir. Fakat bu husus, bir olay için değil de bir insana ilişkin olursa o zaman günahtır. Çünkü Kur'ân'a göre zan, gerçeği yansıtmaz, insanın iyice bilmediği bir şey hakkında hüküm vermesinin ve bunu çevreye yaymasının büyük günah olduğu belirtilir (Necm ve İsra Sureleri). İkisini birbirinden ayırdedebilmek için bir misal verelim:

Siz bir insanın falan kişinin eşyasını çaldığını, rüşvet yediğini zannedebilirsiniz, bu sizin zannınızdır ama elinizde kesin kanıt yok, gerçeği tam bilmiyorsunuz. Şimdi zannınıza göre bu kişinin hırsız olduğunu veya (faraza iffetsizlik ettiğini) yayarsanız o kişi hakkında kamuoyunda kötü bir imaj oluşur. Herkes onu hırsız, namussuz tanımaya başlar. Ama gerçekte o kişi öyle olmayabilir. Ne hırsızlık etmiş, ne rüşvet almış, ne de namussuzluk etmiştir. Siz bu zanınınızdan ötürü adama iftira etmiş olur ve Allah katında cezayı hak edersiniz.

Zan ile öngörü arasında önemli bir ayrılık da şudur. Öngörü, henüz vukubulmamış olaylar hakkında olur. Ama zan, genelde geçmiş olaylar hakkındadır.

Tahmine bir misal vermek gerekirse hurmaların aşılanması hakkındaki Peygamber öngörüsü verilebilir. Şöyle ki:

Hz. Peygamber Medine'ye geldiğinde halkın hurmalarını tozlandırdığını görünce bunu yapmamayı öğütlemiş. Halk aşılama yöntemini bırakınca ertesi yıl hurmaların verimi ve kalitesi düşmüş. Durumu Peygamber'e arz ettiklerinde Peygamber (selâm ona). "Siz dünya işlerinizi daha iyi bilirsiniz. Bu bir tahmindir. İnsan tahmininde isabet de edebilir, yanılabilir de. Ben size 'Allah böyle emretti' demedim ki." buyurmuştur.


 

 

CÜNEYDİ BAĞDADİNİN DİĞER TASAVVUF RİCALİYLE İLİŞKİSİ NEDİR?

 ....

-Resailü’l-Cüneyd

-Kitabu Duai’l-Ervah

-Kitabü’l-Fenâ

-Risale fi’l-Ulûhiyat

-Risale fi’t-Tefsîr

-Risale fi’l-Fark Beyne’l-ihlâs ve’s-Sıdk

Va iz ahaza Rabbuka :

Eserlerinin dili ve konusu nedir...?

Cevap: Cüneyd-i Bağdâdî, büyük mutasavvıf Serîy es-Sakatî'nin yeğenidir. Tasavvuf evinde büyümüş, küçüklüğünden itibaren tasavvuf alanında kendisine “Seyyidu'l-ârifîn: Bilgelerin efendisi” unvanı verilmiştir. Bu konuda geniş bilgi için "Cüneyd-i Bağdâdî ve Mektupları" adlı eserimi okumanızda yarar vardır. Cüneyd'in tüm eserleri Arapçadır. Hem de ağdalı ve kapalı bir Arapça ile yazılmıştır. Tasavvuf ilimlerine aşina olmayan, Arapça bilse de bu eserleri kolay kolay anlayamaz. Tasavvuf ekolünü sistemleştiren Cüneyd'dir. Sonra gelen mutasavvıflar hep ondan etkilenmişlerdir.