MİSAL VERMEK, ALLAH’IN İŞİNE MÜDAHALE Mİ? (3)
Salı, 22 Ekim 2013 00:00

MİSAL VERMEK, ALLAH’IN İŞİNE MÜDAHALE Mİ? (3)

(...dünden devam)

" 27- Yaratmağa başlayan O'dur. Sonra onu çevirip yeniden yapar. Bu, O'na daha kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce durum O'nundur (En büyük kudret ve şeref misali O'dur). O, üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir. 28- Size kendinizden bir misal verdi: (Bakın) size verdiğimiz rızıklarda; sizin ellerinizin altında bulunan(köleler, hizmetçi)lerden sizinle eşit derecede (yönetim hakkına sâhip) olan, birbiriniz(in hakkına dokunmak)dan çekindiğiniz gibi onlar(ın hakkına dokunmak)dan da çekindiğiniz ortaklar var mı (ki tutup kendi mülkümüzde, saltanatımızda bize ortaklar atfediyorsunuz, kendi kullarımızı, yaratıklarımızı bize eş koşuyorsunuz)? İşte biz, aklını kullanan bir toplum için âyetleri böyle açıklıyoruz." (Rum: 27-28)

Rum 27’nci âyette ilk defa yaratan kudretli Allah’ın, yaratmayı yeniden de yapabileceği vurgulanır. O'nun için zorluk söz konusu değildir. Ama bir zorluk varsayılırsa bir şeyi ilk defa yaratmak daha zordur. Bir kere şu âlemi yarattıktan sonra onu yeniden yaratmak daha kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce varlık O'dur. Tüm kudretlere örnek O'nun kudretidir. Tüm kâinâtta tek ideâl O'dur. O öyle güçlü, öyle hikmet sahibidir. O'ndan başka Tanrı yoktur.

Allah'ın Elçisi (s.a.v.) bir kudsî hadiste Allah'tan naklen şöyle buyurmuştur: "Âdemoğlu, haddi olmadığı halde beni yalanladı. Haddi olmadığı halde bana sövdü. Beni yalanlaması: 'Allah beni ilk defa yarattığı gibi bir kez daha yaratmayacak' demesidir. Oysa benim için ilk defa yaratmak, yeniden yaratmaktan daha kolay değildir. Bana sövmesi de: 'Allah çocuk edindi' demesidir. Oysa ben doğurmamış, doğurulmamış olan, dengim olmayan tek Allah'ım.” (Buhârî, Tefsîr, Sûretu'l-İhlâs; Nesâ'î, Cenâiz: 117)

28: Müşrikler, Allah'ın, kâinâtın yaratıcısı ve yöneticisi olduğuna inanıyorlar, fakat kendilerinin doğrudan doğruya Allah'a ibâdet edecek kadar büyük olmadıklarını, kendileriyle Allah arasında birtakım aracılar bulunması gerektiğini düşünüyor ve işte taptıkları putları, ma'nevî güce sahip, Allah'a yakın, Allah ile insanlar arasında vasıta, şefâatçi kabul ediyorlardı. Allah ile kul arasında aracı kabul ettikleri şeyleri Tanrısal kudret sahibi düşünmekle onları Allah'a ortak yapmış oluyorlardı. İşte bu inançlarından dolayı onlara müşrik, yani başka şeyleri, tanrılıkta Allah'a ortak yapan denmiştir.

Yüce Allah, Rum 28'nci âyette onlara Allah'ın, yaratmasında, yönetmesinde, mülkünde hiçbir ortağı olamayacağını bildirmek için şöyle bir misal vermektedir:

Siz, kendi kölelerinizin, hizmetçilerinizin, sizin rızkınıza ortak olmalarını, sizinle eşit biçimde mallarınızı bölüştürmelerini ister misiniz? İki ortak, malı bölüştürürken karşı tarafa fazla geçeceğinden korkar, hakkının, ötekine geçmemesine çalışır. Şimdi insan, kölesinin de tıpkı hür ortağı gibi malına ortak olmasını ve iki ortaktan her birinin, karşıdakine hakkının geçeceğinden endişe etmesi gibi, hakkının tarafına geçeceği bir ortak durumuna gelmesini ister mi? Elbette istemez. Köle kendisinin mülkü iken, onun malına ortak olmasını neden istesin? Nasıl insan, kölesinin, mülküne ortak olmasını istemezse Allah da yarattığı kullarını mülküne ortak etmez. Her şeyi kendisi yaratmış iken ve bütün kâinât, ortaksız olarak tamamen kendisinin iken ne diye birtakım âciz kulları, yaratıkları mülküne ortak yapsın? Hâşâ Allah, ortak sahibi olmaktan münezzehtir. O'nun mülkünde ortağı yoktur. O'na kulluk etmek için araya aracılar, şefâatçiler sokmayı düşünmek yanlıştır.

İşte bu âyette Allah'ın ortağının bulunmadığı, böyle bir misalle anlatılıyor ve sonunda Allah'ın, düşünenler için âyetlerini böyle açık açık açıkladığı belirtiliyor.

*****