MİSAL VERMEK, ALLAH’IN İŞİNE MÜDAHALE Mİ? (2)
Pazartesi, 21 Ekim 2013 00:00

MİSAL VERMEK, ALLAH’IN İŞİNE MÜDAHALE Mİ? (2)

(...dünden devam)

49’ncu âyette de, vücudu çürümüş, parçalara ayrılmış, kemik ve toprak haline gelmiş ölülerin tekrar dirilmesini olası görmeyenlere cevaben toprak değil, taş, demir ya da kendi düşüncelerine göre bunlardan daha katı, yani hayattan daha uzak bir şey de olsalar yine diriltilecekleri, insanları ilk defa yaratmış olan Allah'ın, onları yeniden bedensel hayâta döndüreceği vurgulanıyor. Ölülerin diriltileceğini duyunca alaylı alaylı başlarını sallayarak: "Ne zaman olacak bu iş?" diyenlere, bunun pek yakın olabileceği vurgulanıyor.

“Âhirete inanmayanların durumu, kötüdür. En yüce durum, Allâh'ındır. O, üstün hüküm ve hikmet sâhibidir.” (Nahl: 60)

Nahl: 60’ncı âyette de âhirete inanmayanların, bu sözleriyle Allah'a kötü benzetmeler yakıştırdıkları, oysa en güzel durumun Allah'a ait olduğu, kendilerinin durumunun ise kötü olduğu belirtilmektedir.

“73- Allah'tan başka, göklerden ve yerden kendileri için hiçbir rızık veremeyecek ve bunu asla yapamayacak olan şeylere mi tapıyorlar? 74- Allah'a meseller vermeğe (benzetmeler yapmağa) kalkmayın! Çünkü Allâh (benzetme yapmayı) bilir, siz ise bilmezsiniz! 75- Allâh, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile; kendisine güzel rızık verdiğimiz, o rızıktan gizli ve açık harcayan kimseyi misal olarak anlattı. Hiç bunlar bir olurlar mı? Hamd Allah'a mahsustur, fakat çokları bilmezler. 76- Ve Allâh şu iki adamı da misal olarak anlattı: Birisi dilsizdir, hiçbir şey yapamaz, efendisinin üzerine bir yüktür. (Efendisi) onu nereye gönderse bir hayır getirmez (bir iş beceremez). Şimdi bu (adam), doğru yolda giderek adâleti emreden kimse gibi olur mu?” (Nahl: 73-76)

Nahl: 73-74’ncü âyetlerde müşriklerin, göklerde ve yerde bir rızık sahibi olmayan; yani yağmur yağdıramayan, ekin bitiremeyen, kimseye bir rızık veremeyen, hiçbir yararı olmayan tanrılara tapmaları ve onları Allah'a benzer yapmaları kınanıyor. Onlar Allah'ın yanında başka tanrılarını şöyle benzetmelerle anlatmaya çalışıyorlardı. Normal insanlar, doğrudan kralın huzuruna çıkamazlar, onlar kralın hizmetçilerine, muhafızlarına başvururlar, onlar da bunların dileklerini krala sunarlar. Kendi durumlarını böyle kral, muhafızları ve geniş halk kitlelerinin durumuna benzetenlere; Allah için böyle benzetmeler, böyle misaller vermemeleri, Allah'ın herhangi bir krala benzetilemeyeceği, bu inanç konularını örneklemeyi kendilerinin bilemeyeceği, yalnız Allah'ın bileceği belirtiliyor.

75-76’ncı âyetlerde de putlarla Allah arasındaki farkı anlatmak için iki örnek veriliyor:

1. Hiçbir şeyi olmayan köle ile Allah vergisiyle bol rızık sâhibi olan ve malını dilediği gibi harcayan kimse bir olur mu? Olmaz. Nasıl bunlar bir olmazsa, hiçbir şeyi olmayan put ile bütün kâinatın sahibi olan Allah da bir olamaz. Âciz, yoksul şeyler kâinâtın padişâhına denk, eş tutulamaz.

2. Yine dilsiz, elinden bir şey gelmeyen, efendisi nereye gönderse bir iş beceremeyen, daima efendisine yük olan bir adam ile; adâleti emreden, daima doğru iş yapan, doğru yolda giden akıllı, becerikli hür adam da bir olmaz. Nasıl âciz, dilsiz, beceriksiz köle ile; buyruk sahibi, konuşan, akıllı, hür adam bir olmazsa; konuşmaktan, bir iş yapmaktan âciz putlarla, kullarına adâleti emreden, kâinatın Rabbi Allah da bir olamaz.

(devamı yarın..)