CENNET - CEHENNEM GEÇİCİ Mİ? (4)
Cumartesi, 31 Ağustos 2013 00:00

CENNET - CEHENNEM GEÇİCİ Mİ? (4)

(...dünden devam)

6. Cehennem, mü'minleri korkutmak, günâhkârları ve suçluları hatâlarından temizlemek için yaratılmıştır. Şayet kul, burada nasûh tevbesiyle günâhlarından temizlenirse âhirette ateş ile temizlenmesine gerek kalmaz. O da kendilerine: "Selâm size, güzel yaptınız, iyi oldunuz, sürekli kalıcılar olarak cennete giriniz!" (Zümer Sûresi: 73)denilecek olan iyilerle beraber bulunur. Ama burada tevbe ile temizlenmeyen ruhlar, kirlerinden temizlenmek için ateşe atılırlar. Onların ateşte kalması, kirlerinden arınmalarını sağlar. Çünkü ateş temizleyicidir. Kirlerinden tam temizlenince de ateşten çıkarılırlar. Allah, kullarını, kendisini birleme yeteneğiyle yaratmıştır. Eğer onlar dünyada bu kabiliyetleri üzere kalsalar, tevhîdden ayrılmazlar. Fakat çeşitli sebepler bu doğayı bozar. Bundan dolayı cehennem, insanlardan, cennetten daha çok pay alır.

Fakat Allah, gereksiz yere kullarına azâbetmekten zevk almaz. "Siz şükreder, inanırsanız, Allah size azâbetmeyi ne yapacak (size azabetmek O'nun ne işine yarar)?" (Nisâ Sûresi: 147) buyurmuştur. Kullar, üzerinde yaratıldıkları doğal dîni bozup ruhlarını kirlettiklerinden dolayı o ruhların temizlenmesi gerekli olmuştur. İşte cehennem, ruhlara sinen şirk, günâh kirlerini giderip onları temizlemek için yaratılmıştır. Ama azâbı gerektiren sebep ortadan kalkınca azâbın kendisi de kalkar, sadece rahmetin gereği olan cennet kalır. (Onun için hadîste, Allah'ın, cennet için yeni bir halk yaratacağı belirtilmiştir.) Karşıtsız olarak nimet cenneti devam eder.

7. Allah'ın her işi, hikmet, rahmet ve adâletten kaynaklanır. Allah boş iş yapmaz, zulmetmez. Allah bu tür eksikliklerden münezzehtir. Böyle olunca, Allah'ın kullarına azâbetmesi, ruhlarına yapışan kirlerin giderilmesi için rahmetinin gereği ise, bu azâbın hikmeti açıktır. Azâb bu hikmete dayalı olduğuna göre arzu edilen hikmet gerçekleşince azâb da kalkar. Kendisinin sonsuzluğu gibi, kullara sonsuzca azâbetmek, Allah'ın hikmetine aykırıdır.

8. Yüce Allah, azaptan: "'akîm (kısır) bir günün azâbı'', ''büyük bir günün azâbı", "acı bir günün azâbı" şeklinde söz etmiştir. Yani azabı, kendince bilinen bir gün ile sınırlamıştır. Fakat nimeti yani cenneti hiçbir yerde böyle bir gün ile sınırlamamıştır. Sahih hadislere göre kıyâmet günü, elli bin yıldır. Azab ehlinin, azab içinde kalma süreleri de suçlarına göre değişir.

9. Sonsuzca azâbedeceği yaratıklar yaratması, hâkimlerin hâkimi, âdillerin âdili Allah'ın hikmetine uygun değildir. Kuluna azâbı da aslında yine onun kendi yararınadır. Azapta Allah'ın bir yararı olamaz. Dünyada kullarının yararı için koyduğu dinî cezaların bir sınırı olduğu gibi, âhiretteki azâbın da bir sınırı olmalıdır.

10. Yüce Allah'ın, büyük günâh işleyen mü'minlere hulûd azâbı va'detmesi, bunu te'bîd (ebedîlik) ile de kayıtlaması, bu azâbın bir gün kesilip bitmesine aykırı değildir. Yüce Allah:

"Kim Allah'a ve O'nun Elçisine karşı gelir, O'nun sınırlarını aşarsa, Allah onu, ebedî kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azâb vardır'' (Nisâ' Sûresi: 14),

"Her kim bir mü'mini kasten öldürürse, onun cezası, içinde sürekli kalacağı cehennemdir. Allah ona gazabetmiş; lanet etmiş ve onun için büyük bir azâb hazırlamıştır" (Nisâ' Sûresi: 93) buyurmuştur.

 

(devamı yarın..)