CENNET - CEHENNEM GEÇİCİ Mİ? (3)
Cuma, 30 Ağustos 2013 00:00

CENNET - CEHENNEM GEÇİCİ Mİ? (3)

(...dünden devam)

2. Üç âyette cehennemden söz ederken, onun ebedî olmadığı anlamını veren bir ifade kullanılmıştır. Bunlar: "قَالَ النَّارُ مَثْوَاكُمْ خَالِدِينَ فِيهَا إِلاَّ مَا شَاء اللّهُ: Durağınız ateştir. Allah'ın dilemesi hariç, orada ebedî kalacaksınız" (En'âm Sûresi: 128), "فَأَمَّاالَّذِينَشَقُواْفَفِيالنَّارِ لَهُمْ فِيهَا زَفِيرٌ وَشَهِيقٌ: Bahtsızlar ateştedirler. Onların orada bir soluk alıp verişleri vardır ki.'.. Gökler ve yer durdukça orada sürekli kalacaklardır, meğer Rabbin (çıkmalarını) dilemiş olsun. Çünkü Rabbin, istediğini yapandır. Mutlu kılınanlar ise cennettedirler. Gökler ve yer durdukça onlar orada sürekli kalacaklardır. Meğer Rabbin (çıkmalarını) dilemiş olsun. Bu (nimet), kesintisiz bir vergidir!" (Hûd Sûresi: 106-108), "لَابِثِينَ فِيهَا أحْقَابًا: Orada çağlar boyu kalacaklardır" (Nebe' Sûresi: 23) âyet­leridir. Eğer cennetin ebedîliğini ve sürekliliğini gösteren kesin kanıtlar olmasaydı, 107 nci âyette cehennemin sürekliliğinden istisnâ ile, 108 nci âyette cennetin sürekliliğinden istisnâ aynı olurdu. İki istisnâ arasında fark vardır. Çünkü birincisinde: "Rabbin, dilediğini yapandır" buyurarak cehennemlikler hakkında bir şey yapacağını anlatmıştır. Ama cennetliklere verilen nimet hakkında: "Kesintisiz bir vergi, lütuf'' buyurarak bu verginin onlardan hiç kesilmeyeceğini bildirmiştir. Demek ki azâb muvakkattır, nimet ebedîdir.

3. Yüce Allah, kıyâmet gününde cennet için yeni bir halk yaratıp onları cennete sokacağını bildirmiş, fakat cehennem hakkında böyle bir haber gelmemiştir. Gerçi râvî, cennet hakkındaki bu ifadeyi, cehennemin durumunu anlattıktan sonra zikretmiştir ama bu, râvînin rivâyetteki hatâsıdır. Buhârî, bu vasfın cennet hakkında olduğunu tasrîh etmiştir:

(Hadîsin aslı şöyledir: "Cennet ile Ateş (cehennem, Allah'ın huzurunda) tartışırlar. Ateş: 'Bana büyüklenenler, zorbalık yapanlar gönderiliyor. Ben daha üstün kılındım' diyerek cennete karşı övünür. Cennet de: 'Neden hep bana halkın zayıfları, horlanan insanlar geliyor?' der. Yüce Allah cennete:

— Sen benim rahmetimsin, seninle dilediğim kullarıma rahmet ederim, der. Ateşe de der ki:

— Sen de benim azâbımsın, seninle de dilediğim kullarıma azâbederim.

İkisi de dolar ama Ateş, dolmak bilmez. Nihayet Allah, gelip de ayağını Ateş’in üstüne koyunca Ateş: 'Yeter, yeter!' der, etrâfı toplanır, büzülür. Allah hiçbir yaratığına zulmetmez. Cennete gelince Allah onun için yeni bir halk yaratır." (Buhârî, Tevhîd: 25; İbn Hanbel, Müsned: 2/507)

4. Cennet, Allah'ın rahmetinin, cehennem gazabının gereğidir. Allah'ın rahmeti, gazabına galiptir, onu geçer. Nitekim Ebûhüreyre'nin rivâyet ettiği bir hadiste Peygamber (s.a.v.): “Allah yaratıkları yarattığı zaman, yanında, Arş'ın üstüne koyduğu bir kitâba şunu yazdı: ‘Rahmetim, gazabımı yenecektir’!" (Tirmizî, Da'avât: 9; İbn Mâce, Mukaddime: 13; İbn Hanbel, Müsned: 2/381, 433, 466) İmdi rızâsı, gazabını geçmiş, ona galip ise, rızâsının gereği olan ile gazabının gereği olanı bir tutmak doğru olamaz.

5. Rahmet ve rahmetin gereği olan şey, bizzât maksûddur (arzu edilen amaçtır). Bunların kendisi istenir, var olması arzu edilir. Ama gazabın kendisi ve gereği bizzat arzu edilen şey değildir. Bunlar, başka bir nedenle (ıslah ve terbiye etmek amacıyla) arzu edilir. Gazab ve gereği, amaç değil, araç olduğu için rahmet ve gereği, gazab ve gereğine baskındır.

 

(devamı yarın..)