TEVRAT’IN DERLENMESİ HAKKINDA (2)
Salı, 13 Ağustos 2013 00:00

TEVRAT’IN DERLENMESİ HAKKINDA (2)

 (...dünden devam)

“Tevrât’, Kur'ân-ı Kerîm'de onaltı âyette, onsekiz defa geçmektedir. Bu âyetlerde Tevrât’ın, İsrâîloğullarına indirilmiş bir Kitâb olduğu anlaşılmakla beraber, Hz. Mûsâ’ya verildiği sorunu kapalıdır. İncîl’in Hz. Îsâ’ya, Zebûr’un, Hz. Dâvûd’a verildiği açıkça belirtilmekle bareber Tevrât’ın verildiği peygamber açıkça belirtilmemiştir.

Kur’ân-ı Kerîm’de Tevrât’ın inzâl edildiği (indirildiği) (Âl-i İmrân: 3; Mâide: 44, vb.) belirtilir, kime indirildiğinden söz edilmez. Fakat Kitâb’ın, Mûsâ’ya verildiği defalarca vurgulanır. Bkz. İsrâ: 2; Kasas: 43, 52; Hûd: 110; Fussilet: 45; Mü’minûn: 49; Secde: 53; Bakara: 53, 87; En’âm: 20, 89, 114, 154; Sâffât: 117; Enbiya: 48; Bakara: 121, 146; Casiye: 16; Müddessir: 31, Âl-i İmrân: 19, 20, 186, 187; Nisâ: 47, 54, 131; Beyyine: 4; Mâide: 5, 7; Hadîd: 16; Tevbe: 29  

Ayrıca Kitâb’ın, Hz. Mûsâ’ya indirildiği de vurgulanmıştır. Enâm: 91

Bu âyetlerden şu sonuca varabiliriz: Mûsâ’ya verilen Tevrât değil, Tevrât’ın bir bölümü olan Kitâb’dır. Bu da, Hz. Mûsâ’ya verilmiş olan ON EMRi içeren levhalardır. Tevrât ise Mûsâ da dâhil, Îsâ’ya kadar bütün İsrâîloğlu peygamberlerine vahyedilmiş bulunan kanunlar, prensiplerdir. Yani Tevrât genel, Kitâb özel bir isim olmaktadır. Kitâb, Tevrât’ın tamamı değil, Mûsâ’ya yazılı olarak verilmiş olan levhalar(tabletler)dır. İşte bunlar, Hz. Muhammed’e de indirilmiştir. Çünkü Kur’ân’ın ifadesinden, Hz. Muhammed’e Tevrât’ın değil, Kitâb’ın indirildiği anlaşılmaktadır.

Kitâbın verilmesi, doğrudan doğruya yazılı olarak peygambere verilmesidir. Kitâbın indirilmesi ise Kitâbın içerdiği gerçeklerin, Peygamber’in anlayacağı bir dille kendisine vahyedilmesidir. İlâhî Kitâb Hz. Mûsâ’ya yazılı olarak yevhalar halinde verildiği için Kitâbın Mûsâ’ya verildiği fâde edilmiştir. Ama bu Kitâb’ın içeriği, Hz. Muhammed’e, kendi anlayacağı dille vahyedildiği için, doğrudan Mûsâ’ya verilmiş olan Kitâb’ın orijininin, Hz. Muhammed’e inzâl edildiği (vahiy ile onun kalbine indirildiği) vurgulanmıştır.

Eski Ahid’in Tesniye kitabında, Tevrât’ı Mûsa'nın yazdığını belirten ifadeler vardır (Tesniye: 31. bab ): "Ve vaki oldu ki, Tevrât'ın sözleri tamam oluncaya kadar onları bir kitaba yazmayı bitirdiği zaman Mûsâ, Allah’ın Ahit Sandığı’nı taşıyan Levililere emredip dedi: Bu Tevrât Kitâbını alın ve onu Allahınız Rabbın Ahit Sandığına koyun.” (Tesniye: 31/24-26)

Ama İsrail toprağının istilalara uğramasıyla Levhaların (Tabletlerin konduğu Ahit Sandığının) yabancıların eline geçmesi, özellikle Babil tutsaklığı sonucunda Hz. Musa’ya verilmiş olan asıl tabletler kaybolmuştur. Daha sonra o tabletlerin içeriği yazılmaya başlamıştır.

Birden bire değil, M. Ö. 6. yüzyıla kadar süren uzun zaman içinde çeşitli yazımlarla tamamlanmış olan Tevrât’a, zaman içinde pek çok katma ve çıkarmanın girdiğinde kuşku yoktur. Buna karşın Kur’ân, kendinden önceki Kitabı “Doğrulayıcı”dır. Zira özellikle ilk beş Kitap Hz. Musa’nın getirdiği mesajın temel düşüncelerini yansıtmaktadır.

Kur’ân’da Uzeyr olarak anılan Azra Nehemya, Babil esaretinden sonra Tevrât’ı, rivâyetlerden ve çeşitli nüshalardan derlemiştir ama Tevrât’ın derlenmesi, bir kişi tarafından, bir çağda yapılıp bitirilmiş değil, çağlar boyu sürmüştür. Uzeyr veya Azra Nehemya, Tevrât’ın derlenmesinde en büyük katkıyı sağlamış lduğundan ötürü ona karşı duyulan aşırı sevgi ve saygı, Yahûdîleri onun hakkında, Tevhîd inancına aykırı olan “Allah oğlu” gibi aşırı iddiâya götürmüştür.

***