ZEKÂT KİME DÜŞER?
Salı, 25 Haziran 2013 00:00

ZEKÂT KİME DÜŞER?

Hocam merhabalar..

Yaklaşık 1 hafta önce Diyanet İşleri Başkanlığı sitesine soru sordum fakat hala yanıt alamadım... müsaadenizle size sormak istiyorum aynı soruyu...

Sorum şu hocam...

(ha öncelikle belirteyim ki ben zekâtını veren ve bundan gocunmayan paylaşımcı bir insanım... sorumdan zekâttan kaçmak gibi bir anlam çıkarılmasın lütfen.....)

Şimdi 2 kişi düşünün, ikisinin de maddi durumları aynı, aynı derece ve statüdeler, aynı maaşı alıyorlar, aynıi özlük haklarına sahipler...

Birincisi pahalı yaşıyor, Vakko’dan giyiniyor, pahalı restoranlarda yemek yiyor, pahalı semtlerde oturuyor, vs vs kısacası pahalı yaşıyor....

Diğeri de ayağını yorganına göre uzatıyor, dönercide yiyor, pazardan giyiniyor, ucuz semtlerde oturuyor vs vs.

Şimdi ikinci adam (mütevazı olan) zenginleşiyor haliyle, yani dişinden tırnağından arttırarak zenginleşiyor.. ancak nisap miktarına ulaşınca din ona diyor ki sen malının şu kadarını zekât olarak vereceksin...Sorumu mazur görün ama ikinci adama biraz haksızlik olmuyor mu bu durumda?

Halbuki 2. adam da pahalı yaşayıp hiçbir zaman nisap miktarına ulaşamayabilirdi... Bu konudaki yorumunuz ve değerlendirmenizle beni aydınlatır, aklımı ikna ederseniz sevinirim... Şimdiden teşekkür ederim...

Cevap: İhtiyacından fazla parası olup bu para kendisinde bir sene kalmış olan kimseye, % 2,5 nispetinde zekât düşer. Öteki lüks yaşamış da para artıramamışsa ona zekât düşmez ama lüks yaşaması, israf etmesi ayrı bir günahtır, vebaldir. O adam zekât vermemekten değil, Kur’ân'ın belirlediği ölçü içinde yaşamamasından, haddi aşmasından ötürü sorumlu olur. Kur'ân, Furkan Suresinde şöyle buyurmaktadır: "Ve harcadıkları zaman, ne israf ederler ne de cimrilik ederler; harcamaları, bu ikisinin arasında dengeli olur." (Furkan: 67), "Yiyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü O, israf edenleri sevmez." (A'raf: 31), "Akrabâya, yoksula ve yolcuya hakkını ver, fakat saçıp savurma. Çünkü savurganlar, şeytanların kardeşleri olmuşlardır." (İsra: 26-27)

Ayrıca bir hususu daha hatırlatmak gerekir. İnsanın dinen zenginlik seviyesine erişmesi, ille kendi kanaatkâr yaşamasıyla olmaz. Pekâlâ, adama birden bire düşen mirasla veya yapılan bağışla da zengin olma imkânı doğabilir. Her ne suretle olursa olsun, dinen zenginlik ölçüsüne ulaşmış olan kimseye zekât düşer.