BİLGİ PAYLAŞIMINA ZEKÂT DENİLİR Mİ?
Cumartesi, 08 Haziran 2013 00:00

BİLGİ PAYLAŞIMINA ZEKÂT DENİLİR Mİ?

Hayırlı sabahlar dilerim.

Esselamu aleykum sayın hocamız, Yazdıklarınızdan, bizleri aydınlatmanızdan, düşündürmeye çalışmanızdan Allah gani gani razı olsun. Sizin eski yazıları Vatan'dan okumaya devam; hatta bazen hevesle tembellik edip, biraz ara verelim de hızlıca bitmesin düşüncesine bile kapılıyoruz.

Sorum zekâtla alakalı; sizin soru-cevaplarınızı okuyunca bulduklarımın üstünde düşününce aşağıdaki çıkarımları yapabili­yoruz, Öncelikle zekât verilecek şeye 1 sene malik olunacak;

1) Sahip olup oturduğumuz evin zekâtı yoktur. Barınmadır. Hatta devlete verdiğimiz vergisi zekâtıdır. / Ev sayısı 1 olanla 10 olan için de bu geçerli midir?

2) Çok lüks olmadıkça arabamız da atımız nezdindedir; zekâta tabi olmaz. Benzer şekilde vergisi vardır.

3) Arsa, tarla varsa; ürün veriyorsa ürünler üzerinden 10'da 1 zekât veririz. / Ama ürün yok, eki-biçi yok; bahçem olsun, ara ara kaçayım tarzında bir yer ise -ki şehir hayatında bunun çok örneği var- ne yapılır?

4) Zekât sadece para olarak değil, şartlara göre giyecek, yiyecek de olabilir.

5) Zekât sadece maldan-mülkten olmaz, sahip olunan bilgiden tecrübeden de, ilimden de zekât vermek gerekir. Yanlışlarımız varsa, düzeltmenizi arz eder; ellerinizden öperiz.

Saygılar-Selamlar...

Cevap: Tevfik Bey, çıkarım dediğiniz ictihadlarınız genelde doğru. Ev sayısı ne kadar olursa olsun, emlâkin kendisine zekât gerekmez. Ancak gelirine zekât düşer. Meselâ kiraya verilen evlerin, dükkânların geliri zekât miktarını bulur da üzerinden bir yıl geçerse bu meblağa zekât düşer. Ancak devletin kira gelirlerinden aldığı vergi, kanaatime göre zekât miktarından fazladır. Maamafih ihtiyaçtan fazla malın, paranın ödenen vergiden ayrı olarak zekâtını vermek de insanı manen huzura kavuşturur.

Yazlık olsun, kışlık olsun fazla ev veya bahçenin kendisine zekât gerekmez, ama dediğim gibi bunların gelirine zekât düşer. Emlâk vergisini zekât yerine saymak da bence mümkündür. Çünkü İslam devletinde zekâttan ayrı bir vergi yoktur. Alınan zekât da aslında devlet çarkını döndürmek için tahsil edilen vergiden başka bir şey değildir.

Kazanılan, tahsil edilen bilgiden de zekât verme gereği, size ait bir görüştür. İslâm hukukunda veya Kur'ân'da böyle bir ifade yoktur. Yalnız Peygamberimiz, elde ettiği bilgi uyarınca hareket eden ve bunu başkalarına da öğreten kişinin, gerçekten imrenilecek bir insan olduğunu belirtmiştir. Bu da bilgi paylaşımının önemini belirtir ama insan mutlaka bilgisini paylaşmak zorunda değildir. Ayrıca paylaşılan bilgiye de zekât denmez. Çünkü zekât, maldan verilen bir hayırdır. Bildiğini öğretmek çok sevaptır ama buna zekât denmez. Yani Kur'ân ve Hadiste böyle bir terim yoktur.