REENKARNASYON HAKKINDAKİ GÖRÜŞÜMÜZ (10)
Çarşamba, 27 Mart 2013 00:00

REENKARNASYON HAKKINDAKİ GÖRÜŞÜMÜZ (10)

(...dünden devam)

Öğrenci Simmias dedi: “Sanırım Kebes, ruhun doğumdan önce var olduğuna yeterince ikna olmuştur. Fakat ruhun, ölümden sonra da devam ettiği, benim açımdan hâlâ pek ispat edilmiş değil. Ölüm anında ruhun dağılacağı ve bunun, onun sonu olacağı korkusu herkes için ortak bir korku.” (s.135-136)

“Ruh, büyük ölçüde İlâhî, ölümsüz, akılcı, tek-şekilli, ayrışmaz ve değişmez olana çok benzer; beden ise büyük ölçüde beşerî, ölümlü, akılcı olmayan, çok-şekilli, ayrışabilir ve değişebilirdir…

Ancak bedenin görünmez parçası olan ruh, kendisi gibi görünmez, saf ve asil olan Hades ülkesine Tanrı’nın ve bilgeliğinin olduğu –Tanrı izin verirse az sonra benim de gideceğim- yere gidecektir. Birçok kişinin söylediği gibi ruh, parçalara ayrılıp yok olmaz. Saf ruh, kendini kendinde toplar. Ruhun asıl amacı bu soyutluğa ulaşmaktır. İşte böyle bir ruh, tam anlamıyla felsefe öğrencisidir (s. 140-141)

Sokrates’e göre olgunlaşmamış (yersel) ruhlar, bir süre dolaştıktan sonra başka bedene girerler. Yani olgunlaşmamış ruhlar reenkarnasyon yoluyla başka bedenlere girip dünyaya gelirler:

“Öteki dünyadan ve gözle görülmeyenden korkan ruh alçaltılıp görünür dünyaya doğru aşağı sürüklenir. …

Bunlar, iyilerin değil, önceki kötü hayatlarının cezası olarak bu yerlerde dolaşmaya zorlanmış kötü insanların ruhlarıdır. Ve onlar, kendilerine eşlik eden bedensel maddenin şiddetli arzuları yoluyla başka bir bedene hapsedilinceye kadar bu şekilde dolaşmaya devam ederler. Ve hapsedilecekleri bedenin, önceki hayatlarında yetiştikleri karakterle aynı özel­liklere sahibolması beklenir. (s. 141- 143)

(Bugün reenkarnasyon denilen bu olay İslâm bilginlerinin çoğunluğunca kabul edilmez. Ancak bazı âyetlerden böyle bir anlam çıkarılabilir. Sokrates’in de söylediği gibi böyle bir beden dolaşma söz konusu ise bu, ancak arınmamış olgunlaşmamış ruhlar için söz konusudur. Arınıp olgunlaşan ruh vardığı cennet yurdundan bir daha asla çıkmaz ve başka bedene girip dünyaya gelmez.

Nitekim cen­net­liklerin durumunu anlatan: Orada, güven içinde, her meyveyi isterler. Orada ilk ölümden başka ölüm tatmazlar. Ve (Allah) onları cehennem azabından korumuştur.” (Duhân: 64/55-56) âyetlerinde cennetliklerin ilk ölümden başka ölüm tatmayacakları, bulundukları cennette sürekli kalacakları belirtilir. Oysa (Mü’min: 60/11) âyetinde cehennemde bulunan suçluların: “Rabbimiz, bizi iki kez öldürdün ve iki kez dirilttin. Günahlarımızı itirâf ettik. Şimdi (şu ateşten) çıkmak için (bize) bir yol var mı (acaba)?” dedikleri anlatılır. Demek ki onlar iki kez bedenlendirilmiş ve iki kez ölümü tattıktan sonra cehenneme düşmüş­lerdir. Bu kadar geniş fırsattan sonra olgunlaşmayan insan da cehennemi hak eder. Onun ruhu cehennemde azâb çeke çeke olgun­laş­tırılacaktır. Çünkü her ruh, olgunlaşmağa mecbur ve mahkûmdur. S. Ateş.)

Öğrenci Kebes sorar: “Ruhun, bedensel şekle girmeden önce var olduğunun gayet ustaca ve yeterli biçimde ispatlandığını kabul etmeliyim. Fakat ruhun ölümden sonra da var olmaya devam ettiği hususu benim açımdan hâlâ ispatlanmış değildir.” (148)

Ruhun ebediliğini ispat diyalektiği

Ayrıca bazı ruhların ölümden sonra da var olmaya devam ettiklerini ve tekrar tekrar doğup öleceklerini ve ruhta onun birçok kereler doğup kalmasını sağlayacak doğal bir güç bulunduğunu kabul etsek bile yine de bu ard arda doğumlardan yorulacağını ve sonunda ölümlerinin birinde artık yenik düşerek tamamen yok olacağını düşünmeden edemeyiz. (s. 148-149)

Sokrates’in cevabı:

Zıd, hiçbir zaman, karşıtıyla beraber bulunmaz. Birbirine zıt olan sıcaklık ve kar bir arada bulunmaz. Sıcağın yaklaşmasıyla kar ya çekilecek, ya da yok olup gidecektir. Ateş de soğuğun yaklaşmasıyla ya çekilecek ya da yok olacaktır. Soğukla ateş bir arada bulunmaz, soğuğu alan ateş çekilir, yok olur. (s. 170)

Tek sayı daima tek ismiyle çağrılır. Bir şey hem tek hem çift olmaz. Tek daima tek; çift de daima çifttir. Fakat tek ismiyle çağrılan tek şey bu değildir. Kendi özel isimleri bulunduğu halde tek diye çağrılmaları gereken başka şeyler de vardır. 3 sayısı gibi. 3 sayısı kendi adıyla (üç olarak) çağrılabileceği gibi ona tek de denilir. Aynı şekilde 2, 4 ve sayı dizisinde bu şekilde devam eden sayılara da çift denilir. (s. 171)

3 sayısının formu tarafından sahibolunan şeyler, sadece sayı olarak 3 olmakla kalmayıp aynı zamanda tek de olmalıdırlar. Ve bu şeyler hiçbir zaman bu etkiyi yapan forma zıt olan formun saldırısına uğramaz.

“Tek”e zıt olan çifttir. O halde çift sayının formu da asla 3’e sokulmaz. Bu durumda 3’ün, çiftten alacağı hiçbir payı yoktur.

Demek ki 3 sayısı çift değildir. Aynı şekilde 2 “tek”i kabul etmediği gibi ateş de soğuğu kabul etmez. Bütün bu ve benzeri örneklerden şu genel sonuca varılır:

Birbirlerini kabul etmeyen, yalnız zıtlar değil, ayrıca getirildiği şeye zıddını da beraberinde getiren hiçbir şey, getirdiği şeyin zıddını kabul etmez. 5 sayısı çift formunu kabul etmez. 5’in iki katı olan 10’un tek formunu kabul etmeyeceği gibi. …

― Bedeni canlı kılan şey nedir?

― Ruhtur.

― O halde ruh, ele geçirdiği her şeye hayat getirir.

― Evet, kuşkusuz.

― Hayatın zıddı var mıdır?

― Vardır.

― Nedir o?

― Ölümdür.

― O halde, önceki önermelerimizden, ruhun daima beraberinde getirdiği şeyin zıddını (ölümü) asla kabul etmeyeceği sonucu çıkar.

― Elbette.

― Peki, ölümü kabul etmeyene ne isim verilir?

― Ölümsüz.

― Ruh ölümü kabul eder mi?

―Hayır.

― O halde ruh ölümsüzdür.

Eğer ölümsüz olan şey, aynı zamanda yok edilemez ise, ölümsüz olan ruh da yok edilemez. Öyle ise ölüm, insanın ancak ölümlü parçasını alır fakat ölümsüz kısmına dokunamaz, o bedeninden ayrılır ve zarar verilemez olarak kalır. Öyleyse ruhun ölümsüz ve yok edilemez olduğu ve ruhlarımızın öteki dünyada kesinlikle var olacağı kuşkusuzdur.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş