Vitir namazı hakkında (1)
Salı, 26 Şubat 2013 00:00

Vitir namazı hakkında (1)

Sayın hocam bizlere Vitir namazı hakkında bilgi verirseniz ve bunu sitenizde yayımlarsanız birçok arkadaşın gerçekleri öğrenme hususunda bilgileneceğini umuyorum. Çünkü bugünlerde bir arkadaşım bana kardeşinin Vitir namazını terk edecek olduğunu, çünkü peygamber efendimizin böyle bir uygulamasının olmadığını söylediğini, bunu bir araştırmamı, çünkü kardeşinin çevrede saygın bir kişiliğe sahip olduğunu, zira diğer insanların da onu örnek alabileceğini ifade etti. Aslında inanın bu hususta benim de bilgilenmem gerekiyor. Malumunuz ben de bunu dini bilgisine güvendiğim şahsa yani size soruyorum. Sa'yiniz meşkûr, zenbiniz mağfur, ameliniz makbul olsun.

Cevap: Yeni İslam İlmihali adlı eserimde Vitir namazı hakkındaki bilgiyi size aktarıyorum. O bilgili dediğiniz kişinin görüşlerinde hatalı olduğu kanaatindeyim. Selamlar.

Vitr namazı: Doğru görüşe göre Vitr, sünnettir, çünkü sünnet ile sabit olmuştur. Tek rek’atlı namazdır, bir rek’at da, üç rek’at da, beş rek’at da, … kılınabilir.

Hanefîler Vitri üç rek’at olarak kılarlar. Her rek’atında Fatiha okunur. Fâtiha'ya sure veya âyet eklenir. Peygamber Efendimizin, vitrin birinci rek’atında Fâtiha'dan sonra "Sebbihi'sme rabbike'l-a'lâ", ikinci rek’atında "Kul yâ eyyuhâl-kâfirûne", üçüncü rek’atında "kul huvallalhu ehad"i okuyup üçüncü rek'atın rükûundan önce kunut ettiği, Hz. Ayşe'den gelen hadîste ise üçüncü rek'atta "Kul huvallahu ehad" ve "muavvizeteyn" okuduğu da rivayet edilmektedir. Anlaşıldığına göre Peygamberimiz bazen öyle yapmıştır, bazen böyle. Her iki hadîs ile amel etmiş olmak için vitrin üçüncü rek’atında bazen "kunut" yerine "muavvizeteyn" okunması iyidir. Ama böyle yapmak vâcib değildir.

İki rek’at kıldıktan sonra oturulur, yalnız "Tehiyyât" okunur. Üçüncü rek'ata kalkınca "subhâneke" okunmaz. Fatiha ve sûreden sonra eller kulaklar hizasına kaldırılıp tekbîr alınır, yana salınmadan bağlanır, ayakta kunut duası okunur. Ellerin bağlanması İmâm-ı A'zam'a göredir. İmâm Ebû Yûsuf, İbn Mes'ûd'un yaptığı gibi ellerini göğsüne kaldırır, avuçlarını göğe doğru açar, öyle kunut ederdi. Çünkü kunut duadır. Dua halinde ellerin açılması uygundur.

Kunut'u unutup rükûa vardıktan veya başı rükû'dan kaldırdıktan sonra hatırlayan kimse ne rükû'da, ne de rükû'dan doğrulduktan sonra kunut etmeyip selâmdan sonra sehiv secdesi yapar.

Kunut dua demektir. İbn Mes'ûd Hazretlerinden rivayet edilen şekliyle kunut şöyledir:

اللَّهُمَّ إنَّا نَسْتَعِينُكَ وَنَسْتَغْفِرُكَ وَنَسْتَهْدِيكَ وَنُؤْمِنُ بِكَ وَنَتُوبُ إلَيْكَ وَنَتَوَكَّلُ عَلَيْكَ وَنُثْنِي عَلَيْكَ الْخَيْرَكُلَّهُ نَشْكُرُكَ وَلا نَكْفُرُكَ وَنَخْلَعُ ونَتْرُكُ مَنْ يَفْجُرُكَ

اَللَّهُمَّ إِيَّاكَ نَعْبُدُ وَلَك نُصَلِّى وَنَسْجُدُ وَإلَيْكَ نَسْعَى وَنَحْفِدُ نَرْجُو رَحْمَتَكَ وَنَخْشَى عَذَابَكَ إنَّ عَذابَكَ بِالْكُفَّارِ مُلْحِقٌ

"Allâhumme innâ nesta'înuke ve nestağfiruke ve nestehdîke ve nu'minu bike ve netûbu ileyke ve netevvekkelu aleyke ve nusnî aleyke'l-hayra kullehû neşkuruke velâ nekfuruke ve nahle'u ve netruku men-yefcuruk.

Allâhumme iyyâke na'budu ve leke nusallî ve nescudu ve ileyke nes'â ve nahfidu narcû rahmeteke ve nahşâ azâbek. İnne azâbeke bi'l-kuffâri mulhik."

Mânâsı: "Allahım, biz Senden yardım dileriz, mağfiret dileriz, hidâyet dileriz. Sana inanırız. Sana şükreder, nankörlük etmeyiz. Sana isyan edeni terk ederiz.

Allahım, ancak Sana ibadet ederiz, Sana namaz kılar, secde ederiz. Sana koşarız. Rahmetini umar, azabından korkarız. Muhakkak azabın kâfirlere ulaşacaktır."

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş