Namazın son oturuşunda hangi dua okunur?
Salı, 29 Ocak 2013 00:00

Namazın son oturuşunda hangi dua okunur?

Saygıdeğer Hocam, namazımızın son oturuşunda okuduğumuz "salli ve barik duaları" Peygamberimiz(S.A.S)e ve (de dolaylı olarak Hz. İbrahim'e) dua içeriyor.

Bunu içtenlikle yapıyoruz elhamdülillah. Acaba Peygamberimiz aleyhisselam, kendileri namazı eda ederken bu duaları okuyor muydu?

Biliyorum bu bilginin pratik bir değeri yok; O okumasa da biz okuyacağız. Ben sadece, çok şeyler öğrendiğim zat-ı âlinizden, bu ayrıntıyı da öğrenmek istedim ve bilvesile hürmetlerimi arz etmek istedim. Vesselam... 

Cevap: Bu dualar Abdullah ibn Mes'ud'dan rivayet edilir. Ama pek mantıklı olmayan bu rivayetlerin Abdullah ibn Mes’ud’a yakıştırıldığını sanıyorum. Ayrıca İbn Mes’ud bazı konularda kendisini üste çıkaran biri olarak görünmektedir. Onun Kur’ân’ın cem’i konusunda Zeyd ibn Sabit hakkında söylediği ve halkı Osman Mushafından soğutmaya ve hatta uzaklaştırmaya yönelik sözleri, bizde bu kanaati uyandırmaktadır. Meselâ Hz. Ebubekir ve Hz. Osman zamanında kurulan Kur’ân’ı Derleme Komisyonlarına kendisinin değil de daha genç olan Zeyd ibn Sabit’in seçilmesinden ötürü duyduğu kırgınlığı: “Ben Allah Elçisi’nin ağzından yetmiş sûre aldım. Allah’ın Elçisi(s.a.v.)in ağzından aldığımı bırakır mıyım hiç?” şeklinde belirtmiştir (el-Fethu’r-Rabbânî: 18/35).

İbn Şihâb'ın rivayetine göre: "Ey müslümanlar, vallahi ben Müslüman oldugum sırada henüz kâfir bir insanın belinde bulunan bir kimsenin yönetiminde yazılan Mushaf nüshalarından uzak dururum." sözleriyle Zeyd'e tarizde bulunan Abdullâh ibn Mes’ûd, halkı, derlenen Mushaftan uzak durmaya davet etmiş: “Herkes, dünyada gizlediği şeyle âhirete gelecektir. Siz de yanınızda bulunan Mushaf nüshalarını saklayınız! Siz bana, Zeyd ibn Sâbit'in okuyuşuna göre okumamı nasıl emredersiniz? Ben Allah'ın Elçisinin ağzından yetmiş küsur sûre öğrenmiş iken henüz Zeyd, iki örüklü saçıyla gelir, çocukların arasında dolaşırdı. Allah'a andolsun ki inen her Kur'ân parçasının ne hakkında indiğini bilirim. Allah'ın Kitâbını benden daha iyi bilen yoktur…" demiştir (el-Fethu'r-Rabbânî, 18/35-36).

Nasıl olur da Abdullah, Peygamber’i koruyan amcası Ebutalib’in oğlu ve yedi yaşından beri Peygamber’in yanında bulunan ve aynı zamanda damadı olma şerefine eren Hz. Alî de dahil, bütün sahabilerden daha çok Kur’ân’ı bildiğini ileri sürer? Hiç şüphesiz Ebubekir de, Ömer de, Osman da, Alî de erdemde, Peygamber’e yakınlıkta Abdullah’tan önde gelirler. Bu tür savları, bizi Abdullah’ın kimi rivayetlerinden kuşkuya düşürmektedir.

Peygamber’in, namazda kendisine salât okuduğunu belirten bu rivayetler de bizce inandırıcı değildir. Kur’ân, ibadette Allah düşüncesinde yoğunlaşmayı,  Allah’tan başkasını anmamayı vurgulayıp: Allâh ile beraber hiç kimseye yal­varmayın.” (Cin Suresi: 18) demesine karşın, Peygamberimizin kendi kendisine salât ve selâm okuduğunu ve bunu ümmete tavsiye ettiğini inandırıcı bulmuyorum. O, hep Allah'a yönelmiş, tevbe ve istiğfar etmiştir ama kendi kendisine salât okuduğunu sanmıyorum. Onun, oturuşlarda başka dualar okuduğu hakkındaki rivayetler daha mantıklıdır. Meselâ kendilerinin onayladığı bir dua şöyledir:

“اَللّٰهُمَّ إنِّى أَسْأَلُكَ يَا اَلله الصَّمَدُ الَّذِى لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا أَحَدٌ أَنْ تَغْفِرَ لِي ذُنُوبِي بِفَضْلِكَ وَجُودِكَ وَكَرَمِكَ يَا أَكْرَمَ الْأَكْرَمِينَ وَيَا أرْحَمَ الرَّاحِمِينَ Allahumme innî es'eluke ya Allahu's-samedullezî lem yelid ve lem yûled ve lem yekun lehû kufuven ehad en tağfire lî zunûbî bi fadlike ve cûdike ve keremike yâ ekreme'l-ekremîn veya erhame'r-râhimîn (Ey doğurmamış, doğurulmamış, eşi benzeri olmayan eksiksiz, kusursuz Allahım, senden lütfunlan, cömertliğinle ve kereminle benim günahlarımı bağışlamanı diliyorum. Ey cömertlerin cömerdi, merhametlilerin merhametlisi! Lütfunla duamı kabul buyur!)."

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş