MEVLİT KANDİLİ
Çarşamba, 23 Ocak 2013 00:00

MEVLİT KANDİLİ

Ay takvimine göre 1488 yıl önce, Rebiülevvel ayının 12’si­ne rastlayan Pazartesi günü güneş doğmadan o Manevi güneş doğdu.

On dört asır evvel yine bir böyle geceydi  

Kumdan ayın on dördü, bir öksüz çıkıverdi

İnsani değerler ayaklar altında çiğneniyordu. Zulüm kargaşa kol geziyordu.

Derken büyüyüp kırkına gelmişti ki öksüz

Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi

O’nun getirdiği İlâhî mesaj köle ile efendiyi bir yaptı. “Sizin en değerliniz, en çok korunanızdır” (Hucurat: 13) âyetiyle soy ve sop­la övünmeyi kaldırdı. Değer ölçüsü olarak sadece ahlak ve davranışı öngördü. İnsan sadece davranışlarından sorumludur. Seçimi elinde ol­mayan şeylerden ne sorumludur, ne de bunlarla övünmeğe hakkı vardır.

Yüksek ahlakı tamamlamak için gönderilmiş olan o Âlemlerin Rahmeti herkese örnektir. İnsanlık onun getirdiği ahlak ve prensiplere uymakla huzur bulur, dost ve kardeş olur.

Âlemlere rahmetti evet şer’-i mübîni

Şehbâlini adl isteyenin yurduna gerdi

(O masum insanın getirdiği din, insanlığa rahmettir. O büyük insan, adalet isteyenlerin üstüne kanatlarını germiş, onları kanatları altına almıştır)

Medyundur o masuma bütün bir beşeriyyet

Ya Rab! Bizi mahşerde bu ikrar ile haşret

(Bütün insanlık o masum insana borçludur. Ya Rabbi bizi bu inanç ve söylem ile yüce Divana götür!)

Şu mübarek günde merhum Yaman Dede’nin diliyle seslenelim:

Gönül hûn oldu şevkinden boyandım yâ Rasûlâllah!

Nasıl bilmem bu nîrâna dayandım yâ Rasûlâllah!.

Ezel bezminde bir dinmez figândım yâ Rasûlâllah!

Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ Rasûlâllah.

(Aşkınla kan olan gönlümün boyasına boyandım ey Allah Elçisi

Bilmem bu ateşe nasıl dayandım ey Allah Elçisi

Ruhlar âleminde hep ağlayıp dururdum senin aşkınla Ey Allah Elçisi

Güzel yüzünü göstererek sevindir, çünkü aşkınla yandım Ey Allah Elçisi!)

 

ALLAH ELÇİSİNİN HUZURUNDA

Karanlık içinde yüzen Dünyâyı,

Sen çıkardın nûra yâ Resûlallah!

Göklerden alarak Güneş'i Ay'ı,

Sen indirdin yere yâ Resûlâllâh!


Sarmışken Cihânı zulüm kargaşa,

Ne saygı büyüğe, ne sevgi yaşa[1].

Tapan insanları toprağa, taşa;

Yönelttin Tek Bir'e yâ Resûlâllâh!

 

Bir oldu hükmünde kullar kırallar,

Yıkıldı köhne köhne kurallar.

Açıldı ufuklar daracık yollar,

Bunalan beşere yâ Resûlâllâh!

 

Sen yaptın tarîhte Büyük Devrimi

Tamamladın dinde ruhsal evrimi

Tanrı'nın Kelâmı, Arab acemi

Erdirdi sürûra yâ Resûlâllâh!

 

Huzurda yalvarır havâss-u 'avâm,

Dökülür dillerden niyâz ihtirâm:

Cümle okur sana salât-ü selâm,

Kapılmaz gurûra yâ Resûlâllâh!

 

Sendedir olgunluk sendedir vefâ,

Senin yolundadır huzur ve sefâ.

Kur'ân'dır Sırrı'nın gönlüne şifâ,

Arkadaş kabire yâ Resûlâllâh!

 

[1] Yaş, Özbek lehçesinde genç demektir.

 

 

 

 

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş