HOLLANDA ANILARIM (8) PDF 
Salı, 22 Temmuz 2025 00:00

HOLLANDA ANILARIM (8)
(...dünden devam)

Konuşmamın Türkçesi

 

Bütün Hak Dostlarına,

Değerli kardeşlerim, toplumda büyük kirlenme var. Bu kir­lenmenin verdiği huzursuzluk ve bunalımdan herkes dertli, şikâ­yetçi. Bize göre huzursuzluğun kaynağı inancın, ahlâkî değerlerin zayıflamasıdır. Dinimizde ibâdet çevre temizliğinin esası olan be­den temizliği ile başlar. Allah’ın, Peygamberine ilk emirlerinden biri, elbisesini temizleyip, kirden, pislikten uzak durmasıdır (Müd­dessir Suresi: 4. âyet). Bu mânevî kirlerden, dolayısıyla huzur­suz­luklardan, dertlerden kurtulmak için doğru imana ve güzel ah­lâka sarılmak, köklü değerlerimize dönmek gerekir. Ahlâkın temeli din­dir, imandır. Dinsel temele dayanmayan kuru ahlâk kuralları, yap­tırıcı ve kalıcı olmaz. İşte biz, birkaç bilim adamı, toplumdaki kir­lenmeyi ve çözülmeyi önlemek, doğru İslâm’ı ve onun evrensel mesajını öğretmek amacıyla “Avrupa İslâm Üniversitesi”ni kurmuş bulunuyoruz. Böyle bir müesseseyi desteklemek her Müslüman’ın, hattâ, insanlar arasında huzur ve barışın sağlanmasını arzu eden sağduyu sahibi her insanın görevidir. Kur’ân’ın baş ilkesi olan tevhîd güzel ahlâkın ve ebedî mutluluğun ana kaynağıdır. Tevhîd, Allah’ı tek tanrı kabul etmek, O’ndan başka tanrı tanımamaktır. Tevhîd inancı, hayata geçirilince İslâm adını alır. İslâm’ın iki anla­mı vardır: Biri sadece Allah’a teslîm olmak, yalnız O’na kulluk etmek, diğeri de barış, esenlik, dirlik, düzenliktir. Allah’a teslîm olmak, kulu barışa, esenliğe, dir­lik düzenliğe götürür. Müslüman insan, kendi ruhuyla, Yara­tanıyla ve çevresiyle barışık olan insan­dır. “Ey inananlar, hepiniz birlikte İslâma girin, şeytânın adım­larını izlemeyin, çünkü o size apaçık düşmandır.” (Bakara Suresi: 208) âyetinde yüce Yaratıcı, kullarını barış içinde olmaya, şeytana uyup kavgalara girmemeğe çağır­maktadır. Peygamberimiz de Müslüman’ı, “İn­sanların, elinden di­lin­den zarar görmediği insan” olarak tanımlamıştır. Müslüman sal­dırmaz, barışır, gönül kırmaz, onarır. Yaratıkların gerisinde Ya­ra­tan’ı gördüğü için haksız yere onları kıranın, Allah’ı inciteceğini anlar. “Verây-i halk Hak’tır, Attığın taş, incitir Hakk’ı!” dizesinde anlatılan gerçek uyarınca yaratıklara haksız taş atmaz, iftira etmez. “Yaratılanı sevdim, Yara­tandan ötürü!” der. İşte dinin özü bu barış ruhu, yani İslâm’dır. Kur’­ân, bütün tevhîd ehlini kucaklar, kardeş görür. Peygambe­rimizin davranışı bizim için örnektir. O, Uhud Savaşı’nda attıkları oklarla dişini kıran, başını yaralayan düş­man­larına dahi duâ etmiş: “Allahım, kavmimi doğru yola ilet, bunlar bilmedikleri için böyle yapıyorlar!” demişti. Kendisinden, düşman­lara bedduâ etmesini is­te­yen bir sahâbîsine: “Ben la‘netçi olarak değil, dâvetçi ve âlem­lere rahmet olarak gönderildim!” buyur­muştu. Tüm insanlığı ku­cak­layan Kur’ân Mesajının samimi hiz­metçileri olarak toplumun her kesimine hitab ediyor, Allah’ın hiçbir kulunu, O’nun rahme­tinden dışlamıyoruz. Amacımız gazab, hışım olmak, insanların evlerini başlarına yıkmak değil; Allah’ın tüm yaratıklarını rahmet ile kucaklamak, umutsuzluk değil, umut vermektir. İlâhî sevgi ile beslenmeyen gönüllerde huzur ve saâdet olmaz. Bugün toplumu canavar gibi saran bencillik, kibir, gurur, hırsızlık, yalan, rüşvet, devlet parasını çar çur etme, açgözlülük hep bu sevgi eksikliğinden kaynaklanır. Gönüllerde erdem, ancak Allah sevgisi ve korkusu ile filizlenir. Toplum gerçek dinden ve din bilgisinden uzaklaştıkça ruhtaki boşluğu ya insanlığı felâkete sürükleyen uyuşturucu, alko­lizm, kumar gibi çeşitli kötü alışkan­lıklar doldurmakta; ya da muhtelif dini kisveler altında yayılan bağnazlık, aşırılık, dünyayı düşmanlığa, kültürler arası çatışmalara yuvarlamaktadır. İnsanın er­dem sahibi, mutlu ve huzurlu olabilmesi için İlâhî rahmet deni­zinin içinde yaşadığının bilincinde olması gerekir. Bu bilinç insanı mekâ­rim-i ahlâkın (güzel ahlâkın) doruğuna çıkarır. Son Peygamber Hz. Muham­med (s.a.v.), diğer peygamber kardeşleri gibi insanlığa, insan-ı kâmil (olgun insan) olmanın reçetesini sunmuştur. Bu reçete Tanrı’nın son mesajı Kur’ân’dır. Muhammedî hidâyetin ve ahlâkın yöntemini açıklayarak melek-insan toplumunu oluşturmayı amaçlayan Kur’­ân’ın temel hedefi, her türlü iyiliğin ve fazîletin kaynağı olan Allah sevgisini gönüllere yerleştirmektir. İşte “Avrupa İslâm Üni­ver­si­tesi”, Kur’ân ahlâkının temeli olan Allah sevgisini gönüllere yer­leş­tir­menin yöntemlerini öğretmeyi üstlenmiştir.

Değerli kardeş­lerim, eğer köhne düşüncelerin değil, Kur’­ân’ın aydın düşüncesinin; bölücü akımların değil, birleştirici, bü­tünleştirici İslâm’ın yayılmasını; aşağılayıcı ve saldırgan değil, hoşgörülü, yüksek karakterli nesiller yetiştirecek aydın, faziletli din bilginlerinin yetişmesini istiyorsanız “Avrupa İslâm Üniversi­te­si”ne maddeten ve mânen destek olunuz. Hiç kuşkusuz “Allah(ın dinin)a yardım ederseniz, Allah da size yardım eder!” (Muhammed Suresi: 7. âyet)

Allah doğruların ve Hak dostlarının yardımcısıdır.

 

Hollanda arapca metin 02 2001 1

 

Hollanda arapca metin 02 2001 2

(devamı yarın...)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş