HOLLANDA ANILARIM (7) PDF 
Pazartesi, 21 Temmuz 2025 00:00

HOLLANDA ANILARIM (7)

 (...dünden devam)

Bu insanları, bunların burada yetişen çocuklarını dini yön­den aydınlatacak, onlara yol gösterecek aydın, dil bilir din adam­larına büyük ihtiyaç vardır. Dışarıdan getirilen din hocaları artık bu yeni nesle hitap edemez. Çünkü yeni nesil doğru dürüst Türkçeyi (veya Arapçayı, Urducayı) bilmez, gelen hocalar da geldikleri Av­rupa ülkesinin dilini bilmezler. Böylece yeni nesille hocalar arasında iletişim sağlam olmaz. Bu bakımdan buranın kültürünü almış, bulunduğu ülkenin dilini iyi bilen din bilginlerine ihtiyaç vardır. Biz, her elçiyi kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara açıklasın. Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini yola iletir. O, azizdir, hüküm ve hikmet sâhibidir.” (İbrahim: 4)

Dediğimiz gibi buradaki yabancıların çoğunluğunu Türkler, daha sonra Araplar oluşturur. Bir bilim yuvasının, sadece belli bir millete değil, tüm Müslümanlara, hattâ insanlara hitabetmesi ge­rekir. Onun için Üniversitede tedrisat, Müslümanlar arasında ortak dil olan Arapça ile yapılmaktadır. Fakat Hollandalı Johan Meu­leman, tedrisatın Hollandaca yapılmasını istemektedir. Ben ayrıl­dıktan sonra böyle bir karar çıkarttığını duydum.

Maamafih Türklerden gelen yoğun istek üzerine Türkçe öğ­retim yapan bir bölüm de açıldı. Ayrıca 2002 yılı ikinci sömestrsinde Amsterdam’da Fakültenin bir şubesi de açılmış bulunuyor.

17 yahut 18 Eylül günü Üniversitenin açılışı yapıldı. Seçkin davetliler, bazı parlamenterler gelmişti. Türkiye’den de Prof. Hay­rettin Karaman çağrılmıştı. Salon kalabalık idi. Almanya’dan bizim arkadaşlar gelmişti.

İlk konuşmayı vakıf başkanı olarak Johan Meuleman yaptı. Önce Hollandaca, sonra Arapça konuştu. Hollandalı olmasına rağmen rahatlıkla Arapça konuşabiliyordu. Sonra rektör olarak beni kürsüye çağırdılar. Ben de konuşmamı önce İngilizce, sonra Arapça ve sonra da Türkçe yaptım.

(devamı yarın...)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş