HOLLANDA ANILARIM (3) PDF 
Perşembe, 17 Temmuz 2025 00:00

HOLLANDA ANILARIM (3)

(...dünden devam)

SANAT VE MEDYA FAKÜLTESİ PROJESİ

Sene bitmek üzere idi. Süleyman Damra, yeni bir rektör yardımcısı arıyordu. Bunu da Mısır’dan bulup getirmek arzusunda idi. Ayrıca önümüzdeki yıl, Mısırlıların yönetiminde bir Sanat ve Medya Fakültesi açılmasına karar verilmişti. Hattâ yaz tatilinden bir buçuk ay önce, bu Fakültenin açılış merasimini de yapmış, çeşitli büyükelçileri, parlamenterleri, basını çağırmıştı. Mısır Ezher Üniversitesi Rektör yardımcısı Safedî de gelmişti. Tören gösterişli, konuşmalar parlak. Ama açılacak fakültenin ne yeri, ne programı, ne hocaları, ne de parası var.

BİRLİKTE MISIR’A GİDİŞİMİZ

Sonra bazı hocalarla görüşmek ve Ezher Üniversitesi tarafından bizim Üniversitenin tanınma merasiminde bulunmak üzere Mısır’a gitmeğe karar verdik. Plan hep Damra tarafından yapılıyordu.

Güzel Arapça, Hollandaca konuşan Damra bir gün önce gitti, ben de galiba ondan iki gün sonra Kahire’ye gittim.

Süleyman Damra, Üsame Haffâş ve Hüsâm’la birlikte beni karşıladılar. Nil kenarında, bir doktora ait bir daireye getirdiler. Büyük bir daire, sergisi var. Manzarası güzel. Ama sahibinin, doktor olarak Mağrib’de çalıştığı bu dairede yıllanmış kir mevcut. Tuttuğum her şeyden elimde simsiyah kir izi kalıyordu.

Üsame Haffâş, sözüm ona Sanat ve Medya Fakültesinin dekanı olacak. Öbürü de öğretim görevlisi atanacak. Buna karar veren rektörlük kurulu başkanı veya rektör değil, Süleyman Damra. Olacak iş değil. Süleyman’a dedim ki:

– Bu nasıl iştir, siz kendi kendinize fakülte açıyorsunuz, dekan atıyorsunuz, rektör yardımcısı atıyorsunuz? Peki rektörlük kurulu başkanı ne oluyor? Bostan korkuluğu mu?

Salı günü Ezher Üniversitesinde, gûyâ bizim Üniversitenin tanınma merasimi varmış. Saat 14.00’de, orada olmamız gerekiyor. Gittik, Süleyman her gördüğü kimseye beni “Türkiye Diyanet İşleri Eski Başkanı” diye takdim ediyordu. Ezher Rektör yardımcısı Safedî’ye de yine “el-Ustâz ed-duktor Süleyman Ateş, Raîsu Meclisi’l-Câmi’a va Raîsu’ş-şuûni’d-dîniyyeti es-sâbık bi cumhûriyeti Turkiyya” demeğe başlayınca kızarak dedim ki:

– Kardeşim, sen beni tanıtma yerine Üniversiteyi tanıt. İkide birde beni tanıtmana gerek yok. Ben bu unvanlardan hoşlanmıyorum.

Sonra bizi Ezher Üniversitesi rektörü Ömer Haşim’in yanına götürdüler. Süleyman biraz onunla konuştu. Pek bize konuşma sırası gelmedi.

O sırada Şeyhu’l-Ezher de oraya gelmiş. Bizi onun yanına götürdüler. Ezher şeyhi, sadece ayakta bize iki dakika “Hoş geldiniz” demek lütfunda bulundu. Muvaffakiyetimiz için duâ etti ve bize “Güle güle” demek üzere elini uzattı. Vedalaşıp ayrıldık.

(devamı yarın...)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş