HIRS (6) |
Cumartesi, 24 Mayıs 2025 00:00 | |||
HIRS (6)(...dünden devam) Öyle ise insan, bilimsel yönden hırsın kötü sonuçlarını düşünüp değerlendirerek mal ve mevki hırsından kurtulabilir. Mevkiin, âhiret tehlikelerinden ayrı olarak dünyâ tehlikelerini de unutmamalıdır. Bir kere her mevki sâhibine hased edilir, onun o mevki'den düşürülmesini isteyenler olur. Hased dolayısıyla birçok pâdişâh mevkiinden düşürülmüş, hattâ idam edilmiştir. Bundan dolayı mevki sâhibi, sürekli olarak içinde mevkiini yitirme korkusu taşır, insanlar nezdindeki itibarını kaybetmekten korkar. Gerçekten herhangi bir olayla birdenbire gönüllerdeki itibarını yitirebilir, mevkiinden atılır, tutuklanır, hattâ işkence ile öldürülebilir. Debdebe ile yaşayan nice devlet başkanlarının, sonunda bir ihtilâl ile hapse atıldıkları, işkence ile idam edildikleri herkesin bildiği bir gerçektir. Üçüncü Selimler, Menderesler, Çavuşeskolar ve daha niceleri o kadar debdebeden sonra idam edilmedi veya öldürülmediler mi? Kişinin insanlardan beklentisi olduğu sürece insanların gözünde itibarı olma tutkusundan vazgeçmez. Ama elinin emeğiyle yahut kimseye muhtacolmadan rızkını sağlar da insanlardan bir şey ummazsa kimseye değer vermez, insanların gönüllerinde itibarlı olup olmamayı düşünmez. Uzakdoğuda hiç tanımadığı, görmediği insanlardan nasıl itibar beklemezse bildiği, tanıdığı kimselerden de itibar beklemez. Bu duruma ancak kanâat ile varılır. Kanâat eden, insanlara muhtacolmaz. Muhtacolmayınca da başkalarının kendisine itibar edip etmemeleriyle uğraşmaz ve buna değer vermez. O, Allah katında değer kazanmağa çalışır. Ancak kanâat ile ve tamahı kesmek suretiyle dünyâ tutkusu, mal ve mevki hastalığı tedâvî edilebilir (Bkz. İhyâu Ulûmi’d-dîn: 4/356-358). Sonuç olarak diylebiliriz ki: Dünyâ tutkusu, tâ ilk yaratılışında insana düşman olan şeytândan gelir. Halîfe yapılan insana bütün meleklerin secde edip İblîs'in etmemesinde elbette yüce Allah'ın hikmeti vardır. İnsan, akıl ile doğa güçlerine egemen olur. Fakat insanın içinde ihtirâs (tutku) olmasa, çalışma isteği de olmaz. İşte şeytân insana ihtirâs aşılar, dünyâyı sevdirir: "Yeryüzünde (günâhları) onlara süsleyeceğim” (Hicr: 54/39) meâlindeki âyette bu olguya işâret edilmektedir. Her insanda bu tutku olduğundan, biri diğerinden daha çok dünyâya sâhibolmak için insanlar arasında mücadele, yarışma başlar. Bu yarışma, her insanı, kendini savunmaya, ötekinden üstün veya onunla aynı düzeyde olmaya iter. Bunun için çalışmak, çabalamak gerekir. Çalışma da, kalkınmaya, ilerlemeye yol açar. (devamı yarın...)
|