DÜNYANIN YUVARLAKLIĞI (3) |
Pazartesi, 13 Ocak 2025 00:00 | |||
DÜNYANIN YUVARLAKLIĞI (3)(...dünden devam) Güneşin ve Ayın birer felekte yüzdükleri, Enbiyâ Sûresinde de vurgulanmıştır: “Yer onları sarsmasın diye, onun üstünde dağlar yarattık ve istedikleri yere gidebilmeleri için orada geniş yollar açtık. Göğü korunmuş bir tavan yaptık; onlarsa hâlâ göğün âyetlerinden yüz çevirmektedirler. Geceyi, gündüzü, Güneşi, Ayı yaratan O'dur. Bunların her biri bir yörüngede yüzmektedir." (Enbiya: 31-33) Bu âyetler de Allah'ın, dünyanın, sallanıp insanları sarsmaması için yeryüzünde yüksek dağlar yarattığını, fakat insanların istedikleri yere gidebilmeleri için de dağların arasına geçitler koyduğunu, göğü de dünyanın üzerinde korunmuş bir tavan kıldığını bildirmektedir. Dünya, ilk anda alevli bir ateş idi. Kabuğu yavaş yavaş soğuyup merkezdeki ateşi çeviren bir kılıf halini aldı. Merkezi ateş olan Dünyadan yer yer ateşler fışkırmaktadır. İşte bunlar volkanlardır. Volkanlar, Dünyanın, merkezinde kükreyen ateşleri dışarıya atıp nefes alması, rahatlaması demektir. Eğer Dünyada merkezi çeviren bu kaya tabakası olmasaydı, her yandan ateşler fışkırırdı. Ateş küreyi çevreleyen bu kaya tabakası, yer yer dağları oluşturmuştur. Dağlar, merkezi çevreleyen kaya tabakasının yükseltileridir. Dağlar olmasa, altındaki ateş kükrer, taşar ve her yandan volkanlar fışkırır. Dağlar, altındaki ateş tabakasını baskılamakta, onun fışkırmasını önlemektedir. Bunlar büyük depremleri önler (el-Cevâhir fî Tefsîri'l-Kur'ân: 10/190). Allah'ın, "Sakfen mahfûza: Korunmuş tavan” kıldığı gök, Dünyanın üstünde kubbe gibi görünen atmosfer tabakasıdır. Yeryuvarlağının çevresini 600-1000 km. yüksekliğinde bir atmosfer tabakası sarmıştır (Son bilimsel araştırmalar, atmosfer tabakasının birkaç bin kilometreye kadar uzadığını göstermiştir. Encyclopedia Britannica: 2/307, Atmospher maddesi). İşte âyette şeytanların göğe sokulup gök haberlerini çalamayacaklarına, çünkü göğün korunduğuna işaret edildiği gibi; gök diye isimlendirilen atmosfer tabakasının, Yerkürenin koruyucusu olduğuna da işaret edilmektedir. Uzaydan gelen Güneş ışınları, atmosferden süzülerek geçer. Güneşin bir anda yaydığı ışık şelâlesi, tâ ilk insandan bu yana insanların bugüne dek ürettikleri bütün enerjiden fazladır. İşte atmosfer tabakası, bir tavan gibi, uzaydan gelecek ışınlara karşı dünyayı korumakta, onları süzüp zararsız hale getirerek dünyaya vermektedir. 33’ncü âyette geceyi, gündüzü, Güneşi ve Ayı yaratan Allah'ın kudretiyle yıldızların her birinin bir felekte yüzdüğü belirtilir. Felek, yıldızların yörüngeleridir. İşte Yâsîn Sûresinde olduğu gibi burada da, yıldızlardan her birinin, bir yörüngede yüzdüğü, yani uydusu olduğu Güneşin çevresinde döndüğü gerçeğine işaret edilmiştir. İlhamını Kur’ân'dan alan İslâm bilginleri, Avrupa'dan asırlarca önce dünyanın yuvarlak olduğunu, hem kendi, hem de güneş çevresinde döndüğünü söylemişlerdir. İmâm-ı Gazâlî (ölümü: 505/1111), Tehâfutu'l-Felasife'sinde aynen şöyle diyor: "Ay tutulması arzın ay ile günes, arasına girmesinden ileri gelir. Çünkü ay, ışığını güneşten alır. Arz, yuvarlaktır. Gök her taraftan onu kuşatmıştır. Eğer ay, arzın gölgesine düşerse güneşin ışığını alamaz. Güneş tutulması da ayın, güneşe bakanla güneş arasına girmesinden ibarettir. Bunlar, hendesi ve matematik delîllerle sabit olan şeylerdir. Dine aykırı sanıp bunları inkâra kalkışan kimse, bunlara değil, dine şüphe sokmuş olur. Öylesinin, dine faydasından çok zararı dokunur.” (Gazâlî, Tehâfutu'l-Felâsife. s. 4. Mısır. 1303) 638 Hicrî tarihinde vefat eden Muhyi'd-Din İbnu'l-Arabî, Futuhât'ının birinci cildinde aynen şöyle der: "Allah, kemal sahibidir. Kâinâtta kendi kemalini göstermiş, gökleri mükemmel yaratmıştır. Mükemmel şekil küredir. Onun için Allah, Kâinâtı küreler halinde yaratmıştır. Dünya küre şeklindedir ve kendi ekseni etrafında dönmektedir. Bu dönüşünden gece gündüz meydana gelmektedir. İbnu'l-Arabî, İspanya'da yetişmiş bir bilgindir. O zamanlar Müslüman İspanya’ya (Endülüs'e) Avrupa'dan Hıristiyan öğrenciler, papazlar gelip ilim öğreniyorlardı. İşte dünyanın yuvarlak olduğunu da Avrupa'lılar, Müslümanlardan öğrendiler. Kristof Kolomp, dünyanın yuvarlak olduğunu Müslümanlardan öğrenmişti. Galile dünyanın yuvarlak olduğunu, Gazâlî'den asırlarca sonra söylemiş ve bu fikri kendisini idam hükmüne kadar götürmüştü. Ancak sözünden dönmek pahasına kurtulabilmişti. O zaman Avrupa'da öylesine taassup ve İslâm dünyasında böylesine aydınlık hüküm sürüyordu. Semerkant'ta Dünyanın ilk rasathanesini Kur’ân Özbek Türkü Emir Uluğ Beg, dünyanın güneş çevresindeki dönüş süresini bugünkü hesaplara çok yakın olarak tespit etmiştir. ***
|