HZ. MEVLÂNÂ SÖYLEŞİSİ (3) |
Pazar, 05 Ocak 2025 00:00 | |||
HZ. MEVLÂNÂ SÖYLEŞİSİ (3)(...dünden devam) Hz. Mevlânâ, Kur’ân’a ve Hz. Peygamber’e bağlılığını şöyle vurguluyor: Men bende-i Kur'ânem eğer can dârem Men hâk-i reh-i Muhammed Muhtârem Eger nakl kuned cuz iyn kes ez güftârem Bîzârem ez o, ve zi an suhan bîzârem Ben can taşıdıkça Kur’ân’ın kulu, kölesiyim. Ben seçilmiş Muhammed’in yolunun tozu toprağıyım. Şayet biri benden, bundan başka, buna ters bir söz aktarırsa Ben o kimseden de, o sözden de bîzarım.
Mâ sâye-i Hodâyîm ve ez nûr-i Mustafayîm Dürr-i girân-bahâîm ender sadef çekîde Herkes be çeşm-i sûret mârâ koca şinased Mâ nûr-i Kibriyaîm der âb u kil Biz yüce Tanrı’nın gölgesiyiz ve Mustafa’nın nurunun yankısıyız. Sedefin içine damlamış çok değerli bir inciyiz. İnsanlar baş gözüyle bizi nasıl görüp tanıyabilir ki? Biz Ulu Tanrı’nın, su ve çamur içinde bulunan ışığıyız
Akl kurban kun be pîş-i Mustafâ 'Hasbiyellah' gû ki Allahumme kefâ Dest-râ ender Ehad-u Ahmed bi-zen Ey birader! vâre ez Bûcehl-i ten Akıl Muhammed Mustafa’nın önünde kurban olsun “Allah bana yeter” de, Allah sana yeter. Kardeşim Tek olan Allah’a ve Hz. Ahmed (Muhammed Mustafa)ya el ver (onlara sıkıca yapış) ki ten Ebucehlinin elinden kurtulasın
‘Işk-est tarîk-i râh-ı Peyğamber-i mâ Mâ zâde-i ışkîm , ‘ışk-est mâder-i mâ
Bizim Peygamberimiz' in yolu aşktır Biz aşk oğluyuz, anamız aşktır.
Merhamet kun , hâk-i pâyet rûy-i Monla rûz-u şeb Ahmed-ü Mahmûd Ebul-Kasım Muhammed Mustafa
Ey Ebul-Kasim Muhammed Mustafa, senin ayağının tozu olan Molla (Celâleddin-i Rûmî) ye merhamet eyle, ona acı, onu yalnız bırakma!
İmrûz her koca ki neşâtest-u zevk-u şevk Âsâr-ı fazl-i vücûd-u kemal-i Ahmedest Bugün nerede şadlık, şenlik varsa hep Hz. Ahmed Muhammed Mustafa’nın yüce olgunluğunun eseridir.
Ya Habîballah Resul-i hakk-ı yektâ tuyi Ber guzîn-i zül-celal, pâk-u bîhemta tuyi Nazenîn-i Hazret-i Hak sadr-u bedr-i kâinat Nûr-i çeşm-i enbiyâ, çeşm-i cerâğ-i mâ tuyi
Ey Allah sevgilisi, Hakk’ın biricik elçisi sensin! Yüce Tanrı’nın seçkini, tertemiz, eşsiz kul sensin? Yüce Hakk’ın nazlısı, evren ayının başı Peygamberlerin göz nuru, çıramızın ışığı sensin.
Ya Resulallah tu dânî ümmetânet âcizet Rehnüma-yi âcizân bî ser-u bî pâ tuyi
Ey Allah elçisi, sen ümmetinin aciz olduğunu bilirsin. Başsız, ayaksız acizlerin yol göstericisi sensin!
Şems-i Tebrîzî ki dâred na’t-ı peygamber zi-ber Mustafâ-vü mücteba an seyyid-i a'la tuyi Şems-i Tebrîzî, Peygamber’in na’tını (vasıflarını) yüceltir. Özenle seçilmiş olan o yüce Efendi sensin!
Yek dehân hâhem be pehnâ-yi felek Tâ bi gûyem vasf-ı an reşk-i melek Gökler kadar geniş bir ağız isterim ki O, meleklerin bile kıskandığı güzeli anlatayım!
Bâ Muhammed bûd aşk-ı pâk cuft Behr-i aşk-ı ûrâ Hudâ levlâk goft Müntehî der ‘ışk-ı û çun bûd ferd Pes mer urâ zi enbiyâ tahsis kerd
Hasılı Muhammed ile tertemiz aşk çift olup tamamlandığı için, Tanrı onun hakkında “Sen olmasaydın (bu felekleri yaratmazdım)” dedi. O aşkta tek olduğu (hiç kimse aşk hususunda ona yetişemediği için) Peygamberler arasında o aşkın imamı oldu.
Goft Tûbâ men raâni Mustafâ Vellezî bî basar limen vechî raâ Çün çerâğı nûr-i şem’ râ keşîd Her ki dîde ûrâ yakıyn an şem' dîd Mustafa beni görene ne mutlu dedi. Çünkü bir mumdan yanan çırayı gören kimse kesin olarak o mumun kendisini görmüş olur. (Mevlana Celaleddin (ks), Mesnevi ve Rubailer' den) (devamı yarın...)
|