YUNUS EMRE NE DİYOR? (2) |
Cuma, 15 Kasım 2024 00:00 | |||
YUNUS EMRE NE DİYOR? (2)(...dünden devam) Peygamberimiz de kalbini göstererek üç kez takvâ yani gerçek dindarlığın gönülde olduğunu vurgulamıştır. İşte Yûnus da dinin özünü anlatarak diyor ki: Hırka vü takye yol virmez ferecile 'âlim olmaz Din diyanet olmayıcak neylersün bunca varakı (Hırka ve takke ile, mânâ yolunda mesafe alınmaz,, cüppe ile de âlim olunmaz. Gerçek dindarlık olmayınca bunca kitap okumanın ne yararı var?) Bin kez hacca vardunısa bin kez kaza kıldunısa Bir kez gönül sıdunısa gerekse yüz yıl yol dokı Gönül mi yig Ka'be mi yig eyit bana 'aklı iren Gönül yigdür zira ki Hak gönülde tutar turagı Yetmiş iki millete birlük ile bakmayan Şer‘ ile evliyâsa hakîkatte âsîdur Hakîkat: Hakîkat Tanrı'nın besleyiciliğini ve her şeye malik olduğunu görmektir. (Kuşeyri, 162) Hakîkat ehli olan, ubûdiyyetin hakkını yerine getirir. Bu gerçeğe erişmeyenin istemeyeceği işleri, nâfile ibadetleri yapmak ister. Yoksa boynunu teklif boyunduruğundan çözüp içini sapma ve tahriflerle yoğurmaz. Melâmetîliğin anlamı Melâmet okulunun yetiştirdiği en büyük tasavvuf imamlarından Ebû Abdi'r-Rahmân es-Sülemî'ye göre şerîatin bütün emirlerini yerine getirmeden hakîkate erişmek mümkün değildir. Şerîat sendendir, hakîkat sanadır. Yani sen şerîatin amellerini yerine getirmek, emirlerini yapmakla yükümlüsün. Hakîkat de Allah'tan sana bir mevhibedir. Üzerinde edâ etmediği şer'î bir görev bulundukça kul, kat'iyyen müşâhede mertebesine eremez. İşte Yûnus'un beytlerinde ortaya koyduğu düşünceler de bu çerçevededir. Yûnus’a göre şerî‘atsız hakîkat bulunamaz. Hakîkat sınırsız bir derya, şerî‘at ise bu denizde seyredebilmeyi sağlayan bir gemidir. Hakîkate ulaşabilmek için, gemiden çıkıp denize dalmak gerekir: Hakîkat bir denizdür şerî‘atdur gemisi Çoklar gemiden çıkup denize talmadılar. “Allah size zâhir ve bâtın (dış ve iç; görülen, görülmeyen; bildiğiniz ve bilmediğiniz) ni‘metlerini bol bol verdi...” (Lokman: 20) âyetinde işaret edildiği üzere varlığın dış ve iç (görünür ve görünmez) yüzü vardır. Bazen görünmez yüz görünenin tersi olabilir. Hızır Aleyhisselâm gibi işlerin iç yüzünü bilen hakîkat ehli, kötülük emreden nefsi insanın en yaman düşmanı bilir ve onunla mücadeleyi en büyük savaş kabul ederler. Nitekim Peygamber (s.a.v.) insan ile vesveseci şeytan arasında geçen bu sürekli savaşı: "büyük savaş" olarak nitelendirmiş: "Biz, küçük cihâd(savaş)dan, büyük cihâda dönüyoruz'' (Seâlibî, Tefsîr: 3/197; Nesefî, Tefsîr: 2/115; İbn kayyim el-Cevziyye, Medâricu’s-sâlikîn; Keşfu’l-Hafâ, 1/424-425) buyurmuştur. Şerî‘at gözüyle bakan kişi düşmanı dışarıda, hakîkat gözüyle bakan kişi düşmanı içeride görür.
|