ABDEST ÂYETİNDEKİ MEÂL HATÂSI (4) |
Perşembe, 08 Ağustos 2024 00:00 | |||
ABDEST ÂYETİNDEKİ MEÂL HATÂSI (4)(...dünden devam) Muahhar (daha sonra gelen) fıkıhçılara göre Allah Resûlünün abdestte ayaklarını meshettiğine dâir hadîsler, çorap veya mest üzerine meshettiği veya hafifçe yıkadığı anlamındadır. Fakat Medine gibi sıcak yerde çorap veya mest giymek âdet olmadığından, bu yorum pek tutarlı değildir. Rivâyetlerde geçen huffeyn (iki mest), Allah Elçisinin, ayaklarına giydiği, ayakkabı niteliğindeki terliklerdir. Yoksa o sıcakta mest giyilmez. Allah'ın Elçisinin, Habeş kralı Necâşî'nin kendisine hediye olarak gönderdiği siyah, sade mestler üzerine meshettiği rivâyet edilir . Habeş kralının Peygamber’e gönderdiği hediye, bugünkü anlamıyla kundura olabilir. Çünkü bir Hıristiyan olan Habeş kralı, abdestte üstüne el sürülecek bir abdest aracı anlamındaki mesti bilmez. O, eğer göndermişse abdest mesti değil, ulu kişilere yakışır bir ayakkabı göndermiştir. Âyetin devamında “Eğer hasta yahut yolculukta iseniz, yahut biriniz tuvaletten gelmişse, yahut da kadınlara dokunmuşsanız (bu durumlarda) su bulamadığınız takdîrde temiz toprağa teyemmüm edin (Toprağı) yüzlerinize ve ellerinize sürün.” cümlesiyle, su bulunmadığı takdîrde temiz toprakla yüzün ve ellerin (kolların) meshedilmesi emredilmiştir. Yani abdestte yıkanması gereken uzuvların teyemmümde meshedilmesi emredilmiş; fakat abdestte meshedilecek uzuvlar, mesihten düşürülmüştür. Bu da Şa‘bî’nin dediği gibi, ayakların yıkama değil, mesih organı olduğunu kanıtlar. Meshedilecek organın hâiline (üstünde bulunan giysi ve sargıya) da meshedilir ama yıkama uzvunun hâiline meshedilemez, hâil çözülüp organın yıkanması gerekir. Bundan dolayı başa sarılan sarık, ayağa giyilen çorap veya mest üzerine meshedilebilir. Ama yıkama organları üzerinde elbise varsa onlara meshedilmez, onların sıvazlanıp organın yıkanması gerekir. Yıkama ve meshetme yanlılarının görüşlerini derli toplu ve oldukça ayrıntılı veren Kasimî, sonunda kendi görüşünü şöyle belirtiyor: “Kuşkusuz, âyetin açık anlamından, iki kırâatin de (nasb ve cer kırâatlerinin) meshi farz kıldığı anlaşılır. İbn Abbâs ve başkaları da bu kanâattedirler. Peygamber (s.a.v.)’den rivâyet edilen sözlerde yıkamanın ağırlık kazanması, farzın üzerine ziyâde sonucudur. Peygamber (s.a.v.), âdetleri üzere namaz, oruç, hac gibi her farzı, kendi sünnetiyle destekleyip güçlendirmiştir. Temizlikte de böyle olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v.) (Allah’ın farz kıldığı mesh’ten daha fazlasını yaparak ayaklarını yıkamıştır). (devamı yarın..)
|