KUR’ÂN SEVDASIYLA GEÇEN BİR ÖMÜR (34) PDF 
Cumartesi, 22 Haziran 2024 00:00

KUR’ÂN SEVDASIYLA GEÇEN BİR ÖMÜR (34)

(...dünden devam)

Kültürümüzü iyi bilmeliyiz:

İslâm âlimlerini doğru dürüst bilen var mı?

Demokrat olalım ama ruhumuzu da kaybetmeyelim, kendi öz kültürümüzden kopmayalım. Roussoeau’yu, Kant’ı, bütün filozofları okuyoruz. Acaba Fârâbî’yi, İbn Sînâ’yı, Gazâlî’yi, İbn Rüşd’ü, İbn Tufeyl’i, Mevlân’ayı, yani büyük İslâm âlim ve filozoflarını doğru dürüst bilen var mı?

Halîfe Me’mûn, zamanındaki birtakım bilginleri, dünyânın haritasını yapmak için görevlendirmiş. Bu hey’et, uzun çalışma sonunda dünyanın haritasını yapmış.

Bu harita, bugünkü modern dünya haritasına çok yakın. Haritada dünyanın yuvarlaklığı, meskûn bölgeleri, meridyen ve paralelleri gösterilmiş. Haritanın bulunduğu eser, İstanbul Topkapı Sarayı III. Ahmet Kütüphanesinde var. Haritayı içeren bu eser, H. 340 tarihinde yazılmış. Asıl harita ise 140 tarihinde yapılmış.

Cristof Colomb bu eserden beş altı asır sonra yetişiyor. Demek ki Colomb, dünyanın yuvarlaklığı düşüncesini, Müslüman âlimlerden öğrenmiş. Tabii Müslüman âlimler de kendilerinden önceki bilginlerin eserlerinden yararlanmışlar. Ama onlardan aldıkları bilgileri geliştirmiş, ileri götürmüşler.

Biz bunları bilmiyoruz. Yani kendi kültürümüze garibiz. Bunları bilmediğimiz için İslâm âlemini hiçbir işe yaramaz sanıyoruz. Oysa biz bir noktaya kadar gelmişiz. Ama sonradan dinde ayrıntı ile uğraşma dönemi, şerhler, hâşiyeler dönemi başlamış. Bu da özden uzaklaşma sonucunu doğurmuş. Böylece düşüncede orijinaliteden yoksun, gerileme dönemi başlamış.

Fakat her şeye rağmen, köklü bir kültürümüz vardır. Osmanlı’nın son demine kadar bu kültür büyük bilim adamları, paşalar, hukukçular yetiştirmiştir. Ahmet Cevdet Paşa gibi hukukçular, Ziya Paşa, Şinâsî gibi şair filozoflar, Fevzi Çakmak Paşa, Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa gibi komutanlar Osmanlı Kültürünün ürünüdür.

Geçmişe sövmek, hep onu karalamakla bir yere varamayız. Çünkü kültürün kökü olursa kültürdür. “Kökü mazide olan âtî olmak gerekir.” Burada Mehmet Âkif’le Köse imam arasında geçen bir tartışmaya işaret etmek istiyorum. Âkif, medreseleri biraz aşırı derecede eleştirir. Buna kızan Köse İmam der ki: “Dediğin doğrudur ama bu kadar üniversite kurdunuz da yine bir köprü yapabilmek için Avrupa’dan mühendis getiriyorsunuz. Medreseler ne kadar geri kalsa da yine dini görevleri yapacak adamlar yetiştiriyor. Biz cenazeyi yıkayıp kaldırmak için Avrupa’dan din adamı getirmiyoruz.”

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş