KUR’ÂN SEVDASIYLA GEÇEN BİR ÖMÜR (28) |
Perşembe, 13 Haziran 2024 00:00 | |||
KUR’ÂN SEVDASIYLA GEÇEN BİR ÖMÜR (28) (...dünden devam) Elbette bütün Araplar böyle yapıyordu demiyorum. Öyle olsaydı, kadın kalmaz, nesil üremezdi. Bunlar az da olsa bazı toplumlarda yapılırdı. Bu, toplumun büyük kesiminde kabul görmese de, buna yapan kimselere engel olunmazdı. İşte Kur’ân-ı Kerîm, bu tür uygulamaları kesinlikle yasaklamış: “Ve sorulduğu zaman o diri diri toprağa gömülen kıza: ‘Hangi günâh(ı) yüzünden öldürüldü?’ diye.”, “Onlardan birine kız (çocuğu olduğu) müjdelendiği zaman içi öfkeyle dolarak yüzü kapkara kesilir. Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir. (Şimdi ne yapsın) Onu, hakaretle tutsun mu yoksa onu toprağa mı gömsün! Bak, ne kötü hüküm veriyorlar!” Kur’ân soruyor: O diri diri toprağa gömülen yavrunun günahı ne? Yani kız çocuğunu potansiyel tehlike görmenin anlamı nedir? Bugün de din adamlarını potansiyel tehlike olarak görenler çok. Bugün din adamlarına bakış açısı nasıl yanlış ise, o gün de kız çocuklarına bakış açısı yanlıştı. Kur’ân bu bakış açısını değiştirdi. Kız çocuğunun da erkek çocuğu gibi Allah’ın bir lütfu olduğunu vurguladı. Hem de kız çocuğunu önce anarak kadının toplumdaki önem ve değerine dikkat çekti: “Göklerin ve yerin mülkü Allahındır. (O) Dilediğini yaratır. Dilediğine dişiler bahşeder, dilediğine de erkekler bahşeder.”(Şûrâ Suresi: 49) Arap toplumunda yanlış kültür değerlerinden biri de Allah’a çocuk kurbanı sunmaktı. Bunu çok üstün bir değer olarak görürlerdi. Kur’ân bu düşünceyi kınayarak Allah’a ortak koşanların birçoğuna, şerîklerinin, yani tanrılarının, çocuklarını öldürmeyi kendilerine cazip gösterdiğini, böylece onları aşağılattığını belirtmektedir: “Yine ortakları, müşriklerden çoğuna evlâtlarını öldürmeyi süslü gösterdiler ki (böylece) hem onları mahvetsinler, hem de dînlerini karıştırıp bozsunlar.” (En’âm Suresi: 137) Neden acaba bu adamlar çocuklarını öldürüyorlar ve bu işi de hoş bir şey görüyorlardı? Bu öldürmeyi basit bir cinayet değil, Allah’a en değerli varlığını, ciğerparesini vermek şeklinde düşünüyor, bunu dini bir değer olarak görüyorlardı. Aslında bu işin tarihi tâ Hz. İbrâhîm zamanına kadar uzanır. Hz. İbrâhîm de Allah için çocuğunu kurban edecekti. Sonra Allah ona bir koç göndererek, çocuk yerine koçun kurban edilmesini emretti. Böylece İbrâhîm, uygulamasıyla çocuk kurbanını kaldırmağa çalıştı ama bu düşünce tamamen de ortadan kalkmadı, toplumun bazı katmanlarında devam etti. Bildiğiniz üzere Hz. Peygamber’in dedesi Abdulmuttalib, Zemzem kuyusunun yerini bulup kazarak suyu ortaya çıkardığı zaman, kuyudan hak talebi için başına üşüşenler oluyor. Bu yüzden hayli güçlüklerle karşılaşıyor. O zaman kendisini savunacak adamlara ihtiyaç duyuyor ve Allah’a yalvararak, kendisini savunacak kadar çocukları olduğu takdirde birisini Allah için kurban etmeyi adıyor. (devamı yarın..)
|