KUR’ÂN SEVDASIYLA GEÇEN BİR ÖMÜR (23) PDF 
Salı, 04 Haziran 2024 00:00

KUR’ÂN SEVDASIYLA GEÇEN BİR ÖMÜR (23)

(...dünden devam)

“Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilenden sevinç duyar­lar” (İsrâ Suresi: 107) âyeti kitap ehlinin, Kur’ân’ın inişine sevindiklerini belirtmektedir. Sevinçlerinin sebebi, Kur’ân’ın getirdiği prensiplerin, kendi kitaplarına uygun düşmesi, kendi kitaplarını doğrulamasıdır.

“Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, oğullarını tanıdıkları gibi o(Kur’ân)’ı tanırlar.” (Bakara Suresi: 146, En’am Suresi: 20). Kitap ehli, Kur’ân’ı duyunca neden onu, oğullarını tanıdıkları gibi tanı­maktadırlar? Çünkü Kur’ân’ın içerdiği prensipleri, kendi Kitapla­rında bulmakta, okumaktadırlar. İbranice olan kitaplarının dilini bilmeyen ümmi bir in­sanın, ondaki hakikat­leri, insanüstü bir fesahet ve belağatle anlat­masının, kendi kudre­tinde olmadığını, bu­nun ancak vahy ile ola­bileceğini anlarlar. İşte Kur’ân sözlerini duyun­ca derhal bunların vahy ile Muhammed (s.a.)’e verilmiş olduğunu anla­mışlardır.

Kitapları vahyeden yüce zat, aynıdır, ilahi sözler değişmez. “Allah’ın sözlerini değişti­recek kimse yoktur.” (En’âm Suresi: 34, Keza bak: Yunus: 64) Tevrat’ı, İncil’i vahyeden Allah, Kur’ân’ı da vahyetmiştir. Önceki peygamberlere, kendi dillerinde sözlerini emirlerini indiren Allah, aynı emirleri pren­sipleri Hz. Muhammed’e de kendi diliyle indirmiştir: “Bu (hüküm) elbette ilk sahifelerde de vardır: İb­rahim’in ve Musa’nın sahifelerinde.” (A’lâ Suresi: 18-19)

S A Samsun

Görülüyor ki Kur’ân, kendisinden önceki kitapları tasdik ettiğini, onlara sahip çıktığını, onları kaldırmadığını, fakat koruyup kolladığını, onlar ile bütünlük için­de olduğunu her yerde vurgulamaktadır. Tekrar ediyoruz: Allah’a eş oğul tanıyan, üçlemeye inanan kimse­ler, Kur’ân’ın gözünde kafir sayılırlar. Ama Allah’ın birliğine, ahiretin varlığına inanan ve salih amel yapan her­kes: Müslüman, Yahu­di, Hıristiyan, Sabii cennete girmeğe hak kazanır. Peygamberler­den herhangi birine tabi olmak, diğerine tabi ol­mak demektir. “Biz Al­lah’ın elçileri arasında bir ayırım yapmayız!” (Bakara Suresi: 285, Âl-i İmhan Suresi: 84) “İnananlar, Yahu­diler, Hıristiyanlar, Sabiîler, (bunlardan) Al­lah’a ve âhiret gününe inanan ve iyi işler ya­panlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.” (Bakara Suresi: 62, Maide Suresi: 69)

Kur’ân, hiçbir milleti topyekün cehenneme mahkum etmemiştir. Her milletin içinde üç topluluğun, zalimlerin, ılımlıların ve iyi işlere koşanların bulunduğunu söylemiştir. Yahudi­ler ve Hıristiyanlar da böyledir:

“(Yahudilerin) İç­lerinde aşırı gitmeyen mu’tedil bir ümmet var ama çokları sapmakta­dır,” (Maide: 66) “Musa kav­mi içinde de hakka uyup hak ile adalet ya­pan bir topluluk vardır.” (A’raf: 159) “Yarat­tıklarımız içinde hakka uyup hak ile adalet ya­pan bir topluluk vardır.” (A’raf: 181) “Sonra Kitab’ı (Tevrat’ı) kulla­rımız arasından seçtik­lerimize miras verdik. Onlardan kimi nefsine zulmedendir. Kimi orta gidendir kimi de Allah’ın izniyle hayır iş­lerinde öne geçendir. İş­te büyük lütuf budur!.” (Fatır Suresi: 32)

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş